Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Atatürk'ü Özleyiş - I : 12
O'nun yolu boyunca dizili yedi düvelin selam ordularının askerleri, O geçtikten sonra kalabalığı hazan (sonbahar) yaprakları gibi dağılmış kimsesiz yollardan önleri boş döndüler!..
O'ndan boş kalmış gözlerine yaşlar dolmuş bütün bir şehir halkı, evlerine, boyunları bükülmüş, gönülleri dağlanmış döndüler.
Bembeyaz mermerden, bembeyaz ipekten bir odanın içinde, O'nun baş ucunda günler boyu, geceler boyu, bayraklarımız dikili, nöbetçi erlerimiz ayakta bekleştiler. Önünde, günlerce, gecelerce kara dumanlı kızıl meşaleler tüttüler!..
Radyolarımızda türkü, evlerimizde barklarımızda tat, konularda komşularda, hiç kimsede, hiç kimsede neşe kalmadı… Türkiye en eşsiz kahramanını ve dünya en büyük adamlarından birini kaybetmişti!…
…
Şimdi ak mermerle al bayrak arasında cismi; bütün dillerde ismi; ve bütün gözlerin önünde resmi kaldı…
O, Dumlupınar'dan ileri giderken, Anadolu'nun yabancı elinde kalmış bölgesindeki yollar boyunca Uşak'tan İzmir'e kadar her Türk'ün göğsünün üzerinde, başının üzerinde bayrak gibi takıp gezdirdiği resimleri, şimdi O'nun önderliği ile zafere ve barışa kavuşmuş yurdun belki her bir kucağındaki her bir ocağın başında asılı durmaktadır. Ve kimbilir, nice insan vardır ki şimdi eli şakağında, O'nun ardınca, O'nun resmine baka baka düşünüp bencileyin içleniyordur!..
Geçişi, zaman ve mesafe adında iki sözün yardımıyla duyulabilir sanılan hayatın bize boyuna diri bir varlık duruşunda görüne görüne hiç dinlenmeksizin, içimizden kayıp gidişinin anlaşılmaz ve anlatılmaz bir şey olduğunu sezmek, tüylerimi ürpertiyor…
…
Bana imzalayıp verdikten yıllarca sonra bir akşam kendi de bu Resmi Çankaya'daki evimizde tekrar gördü; yazdığını okudu; duygulandıydı. Onu, birlikte misafir geldikleri ve bize şeref verdikleri İnönü'ye de okuttu… Ve bana dediydi ki:
- “İyi yazmışım… Bunu yarın Hakimiyet-i Milliye'de bastırt..”
Bütün Türklerin en bahtlılarından biri imişim ki O'ndan bana böyle bir lütuf nasip oldu… Resmin de, yazıların da manasına çoktan hayrandım. anlıyordum ki o yüksek sözler elbette sade bana kalamaz!.. Anlıyordumki bu resmin üstüne yazdığı yazının ilk parçası milletimizin ezberine geçecek değerdedir. İnanının ve güveninin nasıl ta eskiden beri şuurunda yer etmiş bulunduğunu bildiren bir ışıktır bu… Eserin arifesini aydınlatıyor, eser sahibinin eşsiz özünü belirtiyor!..
Fakat sonu, şahsıma iltifatıydı. Onu basına vermek bana, bir tevazudan ayrılmak gibi, kendimi göstermek gibi, ne bileyim, övünmek gibi geliyordu. Bunları, kendisine söyledim. Resmi, ömrümün sonuna kadar böylece saklamaklığıma müsaadesini çok görmemesini diledim.
- Fakat behemahal neşredilmesi arzu ve irade buyurulursa, yazının sadece ilk kısmını alsınlar, yüksek imzanızla bassınlar“ dedim.
Hem gülümsedi, hem kaşlarını çattı:
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 ... 40 »