Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – II : 07


AVRUPA İLE ASYA ARASINDAKİ ADAM: GAZİ MUSTAFA KEMAL – II

DAGOBERT VON MIKUSCH


Politikadan uzak kalmaya kararlı olduğu halde, olayların gelişmesi onu kendiliğinden yine bu çevrenin içine itti. Devrimin asıl aktörleri askerler arasında, İstanbul'daki “sivillere” ve onların devrimi tümüyle açıkça zedelemesine karşı hoşnutsuzluk gün geçtikçe daha da artıyordu. Durum daha iyi olacağı yerde, daha kötü olmuştu. Eskiden hiç değilse görünür bir otorite vardı, şimdi ise bu da kalmamıştı. Üstelik ordunun içine parti çatışmalarının mikrobu yeniden girmiş bulunuyordu. İktidarlarını sürekli tehdit altında gören İttihatçılar komitesi, orduda güvenilir destekler aramış, yandaşlarını kayırmış, onları en önemli mevkilere getirmişti. Mahmut Şevket Paşa kulüp adamlarının karşısında gevşek davranışıyla ordunun sempatisini gitgide yitirmekteydi. Havada yine komplo kokusu vardı.
1919-1911 kışında Selânik'teki genç subaylar, Mustafa Kemal'in çevresinde kümelenmeye başladılar. Kendisi alayının subaylarını her hafta taktik üzerinde görüşmeler yapmak üzere topluyordu; başka birlikten subaylar da onlara katılmaktaydı. Anlaşıldığına göre bu toplantılarda her zaman sadece askerliğe ilişkin konular ele alınmıyordu. Komitenin ispiyonları bu kuşkulu eylemler konusunda İstanbul'a raporlar göndermekte gecikmediler. İttihatçıların yediler kurulu hemen önlem alınmasını istedi. O sırada harbiye nazırı olan Mahmut Şevket Paşa, bu isteğe uymak zorunda kaldı, belki de bunu pek istemeyerek yapmış değildi. “Orduya hükümete karşı başkaldırmaya kışkırtmak girişiminde bulunduğu” gerekçesiyle Mustafa Kemal 1911 baharında alay komutanlığından alındı. Herhalde daha iyi gözetim altında bulundurulması amacıyla olacak, başkente çağrılıp genelkurmayda bir göreve atandı. Ne var ki masa başına sürgün edilmesi pek uzun sürmeyecekti.
1911 yılı kıtalararası büyük siyasal gerilimler dönemiydi. 1911 Temmuzunda Almanlar Agadir'e yaptıkları ünlü “panter sıçramasıyla” için için kaynayan dünya krizini yeni bir darbeyle en yüksek derecesine çıkarmışlardı. Fransa Fas'a tek başına sahip çıkmak istiyordu. Bu arada Mısır'dan başka Sudan'ı da garantilemiş olan İngiltere onun yanında yer aldı. Bir yıl önce ölmüş bulunan Edward VII'in yerinde şimdi Sir Edward Grey büyük oyunu sürdürmekteydi. Avam kamarasında doğrudan savaş tehlikesinden söz etti. İngiliz donanması Kuzey Denizi'nde toplandı.
Bütün İslâm dünyası soluk kesen bir heyecanla büyük devletlerin Fas yüzünden çatışmalarını izliyordu. Bu açgözlü saldırıların sürüp gitmesi sonunda durdurulacak mıydı? Kayzer Wilhelm II, bir süre önce imparatorluk debdebesinin tüm görkemi içinde Kudüs'e girerken, bütün Müslümanlara göründüğü kişiliğiyle gerçekten İslâmiyet'in kudretli koruyucusu olarak ortaya çıkacak mıydı? İstanbul'da da iç kavganın silâhları bir süre için susmuştu; görünüşe bakılırsa çoktandır özlenen dönüm noktasına gelindiği umudunda birleşilmiş gibiydi.
Fakat bu görüntü bir anda gözlerden siliniverdi. Potsdam kentinde Petersburg'la bir çeşit uzlaşmaya varıldı. İran tümüyle Rusya'ya bırakıldı; genç İranlılar kovuldu, devrik şah Muhammet Ali, Rusya'nın yardımıyla mutlak hükümdar olarak tekrar tahta çıkarıldı. Bu birinci hayal kırıklığını, çok daha büyük bir ikincisi izledi. Almanya'nın umulan büyük jesti, Müslümanların güzel gözlerinin aşkına göre cereyan etmedi. Berlin ağız değiştiriverdi ve Paris'le hiç de yararlı olmayan bir alışveriş yaptı. Kongo'da birkaç bataklık bölgenin verilmesine karşılık, Fas'ı ve Batı Müslümanlarını Fransa'nın ellerine bıraktı. Politik fırtınanın dalgaları Avrupa'da dinmiş, dünya barışı bir defa daha korunmuş, ceremesini de Müslümanlık çekmişti.
Müslümanlık bu ceremeyi çekmek zorundaydı, hem de Türkiye'de en karamsar kimsenin bile önceden kestiremeyeceği biçimde, Fransa'nın gönlü daha yeni yapılmıştı ki, bu sefer ortaya İtalya çıktı. Kuzey Afrika'da, İngiliz ve Fransız sömürge imparatorluklarının arasında, sadece orta kesimdeki en kötü parça el sürülmeden kalmıştı: Bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nun buğday ambarı, eski Libya, Türkiye'nin Bingazi ve Trablus illeri, tam karşısında bulunan bu kıyı bölgesini, büyük İslâm İmparatorluğu'nun mirasından kendi payına düşen yer olarak görüyor, ekonomik yayılma ve sermaye yatırımı gibi barışçı yollarla ele geçirmeye uzun zamandan beri hazırlanıyordu. Şimdi Fas üzerinde Fransa'nın hakkı resmen
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   ...    33   »