Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – II : 14


AVRUPA İLE ASYA ARASINDAKİ ADAM: GAZİ MUSTAFA KEMAL – II

DAGOBERT VON MIKUSCH


çapında kendi saygınlıklarını korumak için, barış görüşmelerini kesmeyi gerekli görüyorlardı; savaş devam etmeliydi.

6. ÜÇLER

İktidarın yeni sahipleri barışı reddetmelerini silahlı kuvvetlerin bir başarısıyla mazur göstermek zorundaydılar. Akla ilk gelen Bulgar kuşatmasına hâlâ direnen Edirne kalesi oldu. Burayı kurtarmak amacıyla Marmara denizi kıyılarından kuzeybatı doğrultusunda geliştirilecek büyük bir saldırı plânlandı. Bu saldırının başarıya ulaşması durumunda bütün Çatalca hattı boyunca da harekete geçilecekti. Bütün umutların bağlandığı bu harekât, ismen başkomutan olmamakla birlikte, Enver Beyin hayal gücünden kaynaklanıyordu. Gelibolu yarımadasında bir kolordu toplandı, Mustafa Kemal bu kolordunun kurmay başkanı oldu. Düşmana ilk darbeyi indirmek üzere kolordu ileri harekete geçti, fakat en kritik anda yalnız başına bırakıldığı için ağır bir yenilgiye uğradı ve kendisini ancak çok hızlı bir çekilmeyi başararak kurtarabildi. Girişim tam bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Üstelik onuruyla da olsa, Edirne düşmüştü. Mahmut Şevket Paşa hükümeti, daha önce yüzkarası diye fırlatılıp atılan aynı barış antlaşmasını imzalamaktan başka çıkar yol görmüyordu.
İttihatçıların bu apaçık başarısızlığı üzerine hasımları tekrar cesaretlerini toplamışlardı. İstanbul'da yeniden bir hükümet darbesi havası esmeye başladı. İktidara geçme konusunda oynanan bu tahterevalli oyunu bir defa daha yineleyeceğe benziyordu. Ne var ki komplo klikleri bir suikast yapmak budalalığında bulunarak her şeyi berbat ettiler.
Hükümet bir şeylerin hazırlandığını bilmekteydi, dolayısıyla da sıkıyönetim kısıtlamalarını iyice ağırlaştırmıştı. 15 Haziran 1913 günü Mahmut Şevket Paşa'ya halkın karşısına çıkarken çok dikkatli olması açıkça rica edildi. Paşa o gün her zamankinden daha neşeliydi ve “Ah, Allah ne yazdıysa o olur” diyerek arabasına bindi, harbiye nezaretinden Babıâli'ye gitmek üzere yola çıktı. Az sonra beş al silah sesi duyuldu. Beyazıt camiinin köşesinde, meydandan dar bir yola girilen yerde, sadrazam bir suikastin kurbanı olmuştu. Nazım Paşa'nın öcü alınıyordu.
Bu çirkin cinayet eylemi komitenin çok işine yaradı, artık muhalefete iyi bir tırpan atılabilecekti. Yasa dışı bir düzene kayıldı. Daha önce söz konusu ettiğimiz Cemal Bey, siyasal bakımdan büyük nüfuz sağlayan bir mevki olan İstanbul askeri valiliğine getirildi. Komitenin yürütme organı olarak bu yumuşak başlı küçük adam olağanüstü derecede beceri gösterdi. İttihatçıların hasımları daha ne olduğunu anlayamadan yakalandılar. Sadece Damat Ferit Paşa ile şanssızlığın peşini bir türlü bırakmadığı Prens Sabahattin'in ortadan kaybolmalarına, herhalde bile bile, göz yumuldu.
Daha az tehlikeli görülenler sürgüne gönderildi, fakat seçkin kişilerden on üçü ölüm cezasına çarptırıldı. Padişah bu cezaları onaylayacaktı. Öteki dünyaya sevkleri öngörülenlerin vizelerini imzalarken, on ikinci kişiye kadar hiçbir duraksama göstermedi. Fakat sıra on üçüncüye gelince kalemden elinden düştü, söz konusu kimse kendi damadı Salih Paşaydı. O zaman padişah ve peygamberin vekili, yurttaş Talat Bey'in âdeta dizlerine kapanarak kızının kocası için af diledi. Komite bu adamın başın, kendi iktidarını kanıtlamak için özellikle istiyordu. Aslında zavallı Damat Salih Paşa İttihatçıların hasmı olarak göze batıcı şekilde ortaya çıkmış da değildi. Fakat onun şahsını bahane ederek, hanedanın akrabası olmanın dahi kimseyi İttihatçıların öcünden kurtaramayacağını göstermek istiyorlardı. Talat Bey, Osmanlı soyunun sondan bir önceki hükümdarı, V. Mehmet'ten imzasını zorla aldı. Ertesi sabah majestelerinin damadı darağacında sallanırken, ülkede hükümdarın padişah değil, komite olduğunu da ilan ediyordu.
Bununla birlikte alınan acımasız önlemler etkisini göstermişti: İç savaş ve parti kavgaları o günden itibaren sona ermişti. Ülke sonunda huzura kavuşmuşa benziyordu; muhalefet artık ortaya çıkmayı göze alamaz olmuştu. Önderleri uzaklardaydı; kimi Paris’te, kimi Londra'da İttihatçıların diktatörlüğüne karşı,
«   01   ...    04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   ...    33   »