Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – II : 33


AVRUPA İLE ASYA ARASINDAKİ ADAM: GAZİ MUSTAFA KEMAL – II

DAGOBERT VON MIKUSCH


emrini verdiniz; böylece herhalde şan ve şeref kazanılmayacak bir yere yollamış oldunuz. Çok güzel öç aldınız, kutlarım sizi!“
İki hasmın son karşılaşmaları oldu bu; birbirlerini bir daha hiç görmeyeceklerdir.
Suriye'deki durum gerçekten pek az umut vericiydi. Bağdat'ın geri alınmasından vazgeçilmiş ve ortaya yeni çıkan bir tehlikeye karşı koymak zorunda kalınmıştı. İngilizler güçlü bir orduyla, Mısır'dan Kutsal Topraklara doğru ilerlemekteydi. Kudüs ve Güney Filistin kaybedilmişti. General von Falkenhayn görevden alınmış, yerine Liman von Sanders gelmiş, İngilizlerin daha fazla ilerlemesini durdurmayı ve Filistin'in kuzeyindeki yerleri, zar zor da olsa, elde tutmayı başarmıştı. Fakat uzun süren direniş aylarında birlikleri elinin altında erimiş, alaylar ufalmış, ordular ordu denecek durumdan çıkmıştı. Çok acele gönderilmesi gereken takiye kuvvetleri gelmiyordu. Çünkü Enver Paşa, ülke dört bir yandan alev alev yanarken, en iyi kolordulardan birkaçını yeni fetihler yapmaya göndermişti. Bütün Türkleri bir bayrak altında toplamayı amaçlayan Turan ülküsünün peşinde koşarak, kapanmış bahtını yeniden açmak isteyen biri gibi gözleri hiçbir şey görmüyor, şimdi iç çalkantılarla felce uğramış bulunan Ruslardan Kafkas illerini geri almak istiyordu, bunu başarırsa o zaman Asya'daki Türk halklarına el uzatacaktı. Asıl bulunmaları gereken yerde bulunmayan bu birlikler bir maceraya atılmışlardı. Oysa bu arada İngilizler tam bir rahatlık içinde, bütün güçlerini yavaş yavaş toplayıp kesin zafere hazırlanmaktaydılar.
Ağustos 1918 ortalarına doğru Mustafa Kemal, Kuzey Filistin'deki cepheye geldi. Emrine verilmiş olan orduyu gözden geçirdi; ordunun durumu kaygılarının çok üstünde bir perişanlıktaydı. Bir felâketin eşiğinde bulunulduğunu anlamak hiç de zor değildi. Üstelik bu felâketi önlemek için de yapılabilecek bir şey yoktu. İçine düşülmüş olan duruma öfkelenmesi ve bir şeyleri düzeltmek için kendini fazla zorlaması, sağlığına tam anlamıyla henüz kavuşmamış komutanı yeniden hasta yatağına düşürdü. Uzunca bir süre ordusunu yataktan yönetmek zorunda kaldı. 18 Eylülde tekrar ayağa kalkabilecek duruma gelmişti. Aynı gün İngilizlerin çoktandır beklenen saldırısı, Türklerden on kat üstün kuvvetlerle başladı. Türk savunma noktaları kartondan evler gibi çöktü, bütün cephe boyunca geri çekilme başladı; bu çekilme az sonra kaçmaya dönüştü. Bir yandan İngiliz süvari birlikleri, öte yandan Arap bedevîlerce kovalanan Türk orduları büsbütün çözüldü.
Ancak 400 kilometre kuzeyde, Halep dolayında Liman von Sanders geri akan seli durdurabildi. Türk ordusundan arta kalan ve artık birbirine karışmış tümenler, bir zamanların 7. Ordu Komutanı General Mustafa Kemal'in emrine verildi, kendisi ayrıca Halep'in ve Kuzey Suriye'nin savunmasıyla da görevlendirildi.
Yaklaşan İngilizlere başlangıçta Halep'in güneyindeki tepelerde karşı durmayı başardı. Fakat bu sırada ayaklanmış bedevîler kente girdiler. Geceleyin yapılan ve Mustafa Kemal'in de bizzat katılmak zorunda kaldığı sokak savaşlarından sonra bedevîler kentten dışarı atıldılar. Fakat her an için arkadan tekrar gelebilecek bu tehlike karşısında Halep'i elde tutmanın artık bir anlamı yoktu. Sayıları çok azalmış savunucular biraz daha geri çekilmek zorunda kaldılar. Küçük Asya’nın sınır dağlarının hemen güneyinde Mustafa Kemal Paşa bir hat çizdi ve birliklerine şu emri verdi: “Düşman bu hattı geçmeyecektir!”
Ve düşman gerçekten de bu hattı asla geçemedi. İngilizlerin üst üste yinelediği saldırılar, kalkıştığı bütün hücumlar püskürtüldü. Türkler için bu savaş, büyük Dünya Savaşı'nın son perdesiydi.
Mustafa Kemal'in her ne pahasına olursa olsun asla terkedilmeyeceği emrettiği hat, bugünkü Türkiye'nin sınırları olmuştur.
«   01   ...    23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   »