Differences

This shows you the differences between two versions of the page.

Link to this comparison view

cumhuriyet_gazetesi_cuma_kitaplari:avrupa_ile_asya_arasindaki_adam_3_02 [2015/07/28 15:52]
cumhuriyet_gazetesi_cuma_kitaplari:avrupa_ile_asya_arasindaki_adam_3_02 [2015/07/28 15:52] (current)
Line 1: Line 1:
 +~~NOCACHE~~ 
 +<​php>​tpl_youarehere();</​php>​ 
 +---- 
 +<​php>​esnek_yatay_reklam();</​php>​ 
 +[<​2>​] 
 +~~Title: Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – III : 02~~  
 +=== AVRUPA İLE ASYA ARASINDAKİ ADAM: GAZİ MUSTAFA KEMAL – III === 
 +=== DAGOBERT VON MIKUSCH === 
 +---- 
 +General Franchet d'​Espèrey'​e gönderilmiÅŸ bulunan haberci, güya yolda yanlışlıkla alıkonulmuÅŸtu. Trakya'​dan ilerleyen Fransız ordusu, mütarekenin yapıldığı 30 Ekim 1918 günü Edirne dolaylarında Meriç'​i geçmiÅŸ bulunuyordu ve birkaç günde İstanbul'​a ulaÅŸabilirdi;​ bu da İngilizlerin hesabına pek gelmiyordu. \\ 
 +Mütareke koÅŸulları beklendiÄŸi gibi sert ve katı olmamıştı. Gerçi bütün donanmanın teslim edilmesi gerekiyordu,​ ama kara kuvvetlerine yumuÅŸak davranılmıştı. Bu çeÅŸit teslim oluÅŸlarda öteden beri olaÄŸan sayılan, ordunun silâhlarından arındırılarak derhal dağıtılması ve bütün savaÅŸ malzemesine el konulması gibi bir durum söz konusu deÄŸildi. Sadece genel bir ifadeyle, Türk ordusunun hızla terhis edilmesi istenmiÅŸ, ancak sınırların ve yurtiçi düzenin korunması için gerekli görülecek birlikler bunun dışında tutulmuÅŸtu. \\ 
 +Daha sonra galipler hesabına ciddi sakıncalar doÄŸuracak bu ihmal, Amiral Calthorpe'​un bir dalgınlığı sayılmıştır. Daha çok denizcilik alanında bir uzman olan amiral, mütarekenin telaşından kara ordusunu zarar vermeyecek duruma getirmeyi unutmuÅŸ olmalıdır. Ancak bu konuda İtalya'​nın daha sonra dışiÅŸleri bakanı olan temsilcisi Kont Sforza'​nın (*), bu maddenin yumuÅŸak ifadesini İngiltere'​nin inceden inceye düşünülmüş bir art niyetine dayandırması daha doÄŸru bir deÄŸerlendirme gibi görünmektedir. İngiltere kabinesi daha o zamandan Osmanlı İmparatorluÄŸu'​nun mirasına konacaklar arasında anlaÅŸmazlıklar çıkacağını görmüştü. Geleneksel "a deux mains - yarına"​ politikasıyla,​ gerektiÄŸinde Türkiye'​yi henüz tümüyle tasfiye edilmemiÅŸ bir faktör olarak, müttefiklerinin rahatsız edici isteklerine karşı kullanmak için, karar vermek serbestliÄŸini korumak istiyordu. Bu fazla dikkatli sakınganlık zaman zaman İngiltere'​nin aleyhine olmuÅŸtur. Ancak İngiltere yine de politikasını büyük bir ustalıkla sürdürerek,​ bütün tehlikelerin içinden sıyrılmayı,​ Britanya İmparatorluÄŸu için önemli hedeflere ulaÅŸmayı bilmiÅŸtir. \\ 
 +*** \\ 
 +Mütareke sonucunda Suriye cephe komutanlığı da kalmamıştı. Toros daÄŸlarının güneyindeki bütün illerin, Çukurova'​yla birlikte, Türk silahlı kuvvetlerince boÅŸaltılması gerekiyordu. 1918 güzünün sonlarında Mustafa Kemal artık iÅŸsiz bir generaldi; İstanbul'​a döndü. \\ 
 +Eski imparatorluk kenti her zamanki gibi, tükenmeyen görkemiyle yine karşısında uzanmaktaydı;​ tatlı bir meyille yükselen terasların hiç solmayan yeÅŸilliÄŸi arasında sultan saraylarının beyazlığı ışıldıyor,​ karmakarışık ev yığınlarının üstünde camilerin heybetli yapıları yükseliyor,​ kubbelerinde İslâmiyet'​in simgeleri altın hilaller yumuÅŸak sonbahar güneÅŸi altında hâlâ parıldıyordu. \\ 
 +Ancak yine de yazgının bir dönüm noktasında bulunulduÄŸu hissedilmekteydi,​ kentin üzerine sıkıntı veren bir bulut gibi çökmüştü bu. BoÄŸazın mavi suları, uzun topları tehdit edercesine kıyıya çevrili, gri zırhlı gemilerin kalabalığında kaybolmuÅŸtu. Müttefik donanmaları burada toplanmış yatıyordu, neler isteyeceÄŸi korkuyla beklenen galiplerin maÄŸrur bir güç gösterisiydi bu. \\ 
 +Türk İstanbul, her zaman gürültülerle dolu, hayatla dolu İstanbul, ÅŸimdi suskundu, ıssızdı, sinmiÅŸ gibiydi. Ne bir ses vardı, ne de varlığını hissettiren bir kıpırdanış. Bu kent adeta sesini geceden yitirmiÅŸ gibiydi. Caddeler boÅŸ duruyordu; satıcıların haykırışları kesilmiÅŸti;​ dükkânların,​ maÄŸazaların çoÄŸu kapalıydı;​ cami avlularındaki ÅŸadırvanların suyu akmaz olmuÅŸtu; akÅŸamları evleri bir karanlıktır kaplıyordu;​ su yoktu, kömür yoktu, yaÅŸamak için gerekli hiçbir ÅŸey yoktu. Kent halkından sokakta kime rastlasanız,​ ürkek ve telaÅŸlı, bir an önce sıvışmaya bakıyordu. Fes, Osmanlının simgesi fes, ÅŸimdi bir utanç iÅŸareti olmuÅŸtu. Zaman zaman kaldırımlarda küçük müfrezelerin veya devriye kollarının sert adımları yankılanıyordu:​ İngilizler,​ soÄŸuk, suskun, tepeden tırnaÄŸa silahlı; Fransızlar,​ alaycı ve kaygısız; İtalyanlar,​ kibirli, çok hareketli ve ÅŸapkalarında yeÅŸil tüy demetleri. \\ 
 +<​php>​sayfa_numaralama(56);</​php>​ 
 +<​php>​esnek_yatay_reklam();</​php>​