Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – III : 07


AVRUPA İLE ASYA ARASINDAKİ ADAM: GAZİ MUSTAFA KEMAL – III

DAGOBERT VON MIKUSCH


Bu derneğin yönetici beyini Sait Molla adında müsteşarlık yapmış bir gazeteciydi, daha sonraları Kemalistlerin etkin bir düşmanı olmuştur.
Fakat Türkiye'yi ikinci bir Mısır yapmayı istemek, birçokları için fazla aşırı gitmekti. Belki daha az kötü bir çare bulunabilirdi. Yakındoğu'da doğrudan doğruya çıkarları bulunmayan ve diğerlerinin emperyalizmini önleyebilecek bir devlet vardı. Amerika Birleşik Devletleri halkların bağımsız hakları için savaşa girmişti. Başkan Wilson o zamanlar bir çeşit Tanrı kayrası bir inayet-i rabbaniye gibi görünüyordu. Bütün ezilmişlerin bu yüce ruhlu avukatı, Osmanlılara da var olmak hakkını elbette verirdi. Eğer bir himaye yönetimi kaçınılmazsa, bu durumda Birleşik Devletler çok daha sempatikti ve hiç değilse çok daha az tehlikeli görünmekteydi. Önemli bir grup ve özellikle de millî kanat, Amerika'nın Türkiye'de bir manda yönetimi kurmasından yanaydı.
Fakat daha başka görüşler ve plânlar da ortaya çıkmaktaydı; bunlar halkların kendilerini yönetme hakkı ilkesine göre, ülkeyi tehdit eden bölünmeden kurtulmayı; yurt topraklarında Hıristiyan devletlerin kurulmasını engellemeyi amaçlamaktaydılar. Bunun için burada yerel bir dernek kuruluyor, şurada bir korunma veya savunma örgütü oluşturuluyordu. Ayrı ayrı bölgelerde özerk cumhuriyetler plânlanıyor, böylece devletin birliğinin sürdürülmesi düşünülüyordu. Trakya'da kurulan dernek (merkezi Edirne'de, Trakya-Paşaeli Cemiyeti) bu amaçtaydı. Rum halkının yoğun olduğu Karadeniz kıyılarında da bir Pontus Cumhuriyeti kurulmasına hazırlanılıyordu. Çeşit çeşit komiteler meydana getirilmişti; bunların bir kısmı parti politikasıyla ilişkiliydi. Biri şöyle istiyor, ötekisi böyle istiyordu; herkes bir yol tutturmuştu bunu da tek kurtuluş çaresi görüyordu.
Savunma örgütleri için en sağlam ve bağdaşık olanı Anadolu'nun doğusundaydı. Oradaki illerde bir Ermeni devletini kurulması gerçekleşecek gibi görünmekteydi; Batı devletleri ve özellikle de Amerika Doğu Hristiyanlarına verilmiş sözü yerine getirmek zorundaydı. Damat Ferit Paşa hükümeti, İstanbul ile Boğazların devlete bırakılması karşılığında böyle bir projenin gerçekleştirilmesine razı olmaya hazırdı. Fakat bölgenin Müslümanları, bir arada yaşadıkları ve nefret ettikleri bu halkın egemenliği altına girmeyi asla istemiyorlardı. Buralarda Türklerle Ermeniler arasındaki, çok eskilere uzanan düşmanlık öylesine kökleşmiş, öylesine derinlemesine kanlarına işlemişti ki, bir uzlaşma düşünülecek gibi değildi. O halde yeni Türk hareketi, çıkış yolunu doğudan bulmalıydı.

* * *

Bu sırada bir görevi bulunmayan general, tekrar Perapalas otelindeki odasına yerleşmişti; uzun uzadıya düşünmeye de zaman bulmuştu. Plânı tamamdı, yalnız uygulamanın nasıl ve ne zaman olacağı henüz saptanmış değildi. Ne şekilde olursa olsun eski imparatorluğun korunması doğrultusundaki tüm düşünce ve girişimlere karşıydı; bunlar boş kuruntular, kendini aldatmalardır; olguların gerçekçi bir tutumla belirlenmesinden çok isteklerden esinlenmişlerdi. Bunca, umut, galip devletler arasındaki görüş ayrılıklarına dayandırılabilir miydi? Bu devletlerin çıkarları kuşkusuz çatışmış ve ganimetin paylaşılması konusunda kolayca anlaşmazlığa düşmüşlerdi. Paris'te toplanan büyük konferansta gizli savaşlar sürüp gitmişti, bu da yararlı olmuştu, zamanın kazanılmasına olanak vermişti. Ama sonunda birbirleriyle nasıl olsa anlaşacaklar ve yenik düşmüş olana tuzlu bir hesap pusulası uzatacaklardı. Hoşgörülü davranış, ucuz kurtulunulacak barış lafı, İtilâf devletleri patronlarının, kendilerine körü körüne güvenenlerin ağızlarına çaldıkları baldı. Elbette böyle yapacaklardı, kesilecek kuzunun sakin tutulması gerekmez miydi?
Himaye rejimi, manda yönetimi… Başka deyişle: Kendi kendini hadım etmek, ben artık özgücümle var olmayı beceremeyeceğim demek değil mi? Buna daha zaman var, hele halkın koltuk değnekleri olmaksızın yürüyemeyecek kadar gerçekten çok dermansız olduğu bir anlaşılsın, ondan sonra düşünmek gerek böyle şeyleri.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   ...    56   »