Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – III : 11
Böylece 17 Nisan 1917'de dört müttefik arasında yapılan St. Jean-de-Maurienne antlaşmasına gelindi. İtalya'ya İzmir iliyle birlikte Konya'ya kadar bütün Batı Anadolu, manda veya çıkar bölgesi olarak ayrıldı. Bu antlaşma ilgili devletlerden Rusya tarafından -ülkede devrim başlayıp müttefikliği sona erince- imzalanamadı. Üstelik Rus devrim hükümeti, her çeşit toprak ilhakından ve tazminat ödenmesinden vazgeçtiğini belirtir bir prensip kararı ilân etmişti. Sözleşmede Rusya'nın imzası eksik olduğuna göre -gerekirse- bu anlaşma geçersiz sayılabilirdi.
İtalya 1919 Nisanında Antalya kentini art bölgesiyle birlikte işgal etti. Buna karşılık müttefikler hiçbir tepki göstermediler. Ayrıca Türkler de bu çıkarmayı pek önemsememişlerdi. Fakat İtalya İzmir üzerindeki isteklerini gerçekleştirmek amacıyla ileri harekete geçmedi; bunu sürekli Paris'e taşınıp duran Venizelos'un çevirdiği yeni bir gizli dolap önlemişti. İngiltere ile Fransa, İtalya'nın Antalya'yla birlikte İzmir'i ve Anadolu'nun batı kıyılarını ele geçirmesini istemiyorlardı, bu durumda İtalya Doğu Akdeniz'in efendisi olurdu. St. Jean-de-Maurienne antlaşmasında kabul edilen yükümlülük, hukuk açısından geçerli sayılamazdı. Ayrıca Yunanlıların da savaşa katkılarından dolayı ödüllendirilmeleri gerekiyordu. Ne var ki onların bütün Avrupa yakası kıyılarıyla birlikte İstanbul'u almak umutları boşa çıkmıştı. Burası o günlerde milletlerarası bir statüye bağlanmak isteniyordu. Ama Yunanlılara İzmir verilirse, bir taşla iki kuş vurulmuş olacaktı: Hem Yunanlılar memnun edilecek, hem de İtalyanların, hiç arzu edilmediği halde, etkinlik alanlarını genişletmeleri önlenmiş olacaktı. Üstelik Venizelos'un istatistiklerine göre de İzmir ilinde Rum nüfus çoğunluktaydı. (Gerçekte Rumlar yalnızca iki yerde, İzmir kentinde ve Ayvalık'ta çoğunluktaydılar). Venizelos tarafından ikna edilen Lloyd George ve Cl´emenceau, anlaşıldığına göre yüksek kurulun diğer üyelerinin haberi olmaksızın, 6 Mayıs 1919'da Yunanistan'a İzmir'i “müttefikler adına” işgal etme izni verdiler.
Türk hükümetine de mütarekenin 7. maddesi uyarınca İzmir'in müttefiklerce işgal edileceği bildirildi. Bu maddeye göre müttefiklerin güvenliği bir bölgede tehdit altına girdiği takdirde, orasını işgale hakları vardı. Sadrazam, İzmir valisine Türk askerlerinin kışlalarında tutulması ve halk arasında her çeşit gösterinin engellenmesi yolunda direktif verdi. Genellikle herkes müttefik askerlerinin karaya çıkacağını sanıyordu, verilmiş olan bilgi de zaten bu yoldaydı. Yunanlılar hiç hesapta yoktu, kimsenin de aklına böyle bir şey gelmemişti.
14 Mayıs 1919'da İzmir limanında bir filo göründü. Filo komutanı İngiliz amirali Calthorpe, valiye müttefik askerlerinin karaya çıkacağını haber verdi. İki saat sonra da valiyi çağırtıp, Yunanlıların İzmir'i işgal edeceğini bildirdi. Vali yıldırım çarpmışa dönmüştü, gözyaşlarını tutamıyordu. “Yunanlılar mı?” “Evet, Paris'in kesin emri! Amiralin karşılığı bu olmuştu. Vali, işgalin hiç değilse yalnızca Yunanlılara bırakılmamasını rica etti, bu durumda neler olabileceği kestirilemezdi. “Olanaksız” cevabı verildi, -Sizin deniz askerinizden iki, üç yüz kişilik bir müfrezeyi katın aralarına, o zaman Müslüman halkı yatıştırabilir ve Yunan işgali, kesin işgal değildir diyebilirim- Olanaksız!
15 Mayıs'ta sabahleyin Yunan birlikleri İzmir rıhtımına çıkmaya başladılar. İzmir metropoliti onları takdis etti. Kentin bütün Rum halkı toplanmıştı. Sevinç coşkunluğu dille anlatılır gibi değildi: “Zito Venizelos! Zito Venizelos!” haykırışları dinmek bilmiyordu.
Birlikler caddelerden geçmeye başladı. Hükümet konağının karşısındaki büyük kışlanın içi Türk askerleri ve subaylarıyla doluydu; verilen emir gereği herkes telaşla oraya sığınmıştı. Yunan askerlerinin yürüyüş kolu hükümet konağının yanındaki meydana sapınca, bir silâh patladı, kimse nerden atıldığını bilmiyordu. Fransız görgü tanıklarına göre bu ateş önceden tutulmuş Rum kışkırtıcılar tarafından açılmıştı. Yunan askerleri derhal mevzi alıp yaylım ateş açtılar, makineli tüfekler takırdamaya başladı. Kışlanın içinde panik başgösterdi; askerler oradan oraya koşuyor, vurulanlar yere yuvarlanıyor, bazıları da doğal olarak ateşe ateşle karşılık veriyordu. Subaylar kuşatılmış askerleri yatıştırmayı başardılar.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 ... 56 »