Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – III : 15
Bu da ancak ve ancak halkla birlikte, halka dayanılarak yapılabilirdi. Bir parti ya da bir yandaşlar grubu değil, tümüyle bütün millet ardında olmalıydı. Onun vekilliğini üstlenmek, onun adına eyleme geçmek zorunluydu. Devrim de çağdaş demokrasinin ilkelerine göre yapılmalıydı. Seçime ve çoğunluğun kararlarına dayanmalıydı. Hükümetin tam yetkisinin yerine, milletin tam yetkisi geçecekti. Artık tek tek kişiler adına değil, herkesin adına eylemlere girişilecekti.
Yunanlıların İzmir'e çıkışı halk yığınlarını harekete geçirmiş, haksızlığa uğranıldığı duygusu savunma isteğini alevlendirmişti. Şimdi millî örgütlenişler, yerden fışkıran mantarlar gibi ülkenin dört bir yanında gerçekleşiyordu. Şimdi bu filizlenişlere topluca itici bir güç vermek, onları tek bir yönetim altında birleştirmek ve eyleme geçmeleri için de sloganlar belirlemek gerekiyordu. Bu amaçla ülkedeki bütün bu örgütlerin temsilcileri bir genel kongrede bir araya gelmeli, bundan sonra atılacak adımı kararlaştırmalıydı. Bu iş için uygun kent olarak Sivas seçildi.
Burası Anadolu'nun iyice iç kesimindeydi ve arzu edilmeyen rahatsızlıklara uğranılması olasılığına karşı bir ölçüde güvenli bir yerdi.
Askeri komutanlıkların yardımı sayesinde ele geçirilmiş telgraf şebekesi ile şimdi bir çağrıyı bütün illere duyurmaktaydı. Bunda şöyle deniyordu: “Ülke tehlikededir. Merkezi hükümet artık görevini yapamaz duruma düşmüştür. Ancak milletin iradesi ve enerjisi yurdun bağımsızlığını kurtaracaktır. Sivas'ta genel bir kongrenin toplanması kararlaştırılmıştır. Her bölge üç delege gönderecektir. Amacın gizli tutulması da zorunludur.”
Düpedüz İstanbul'a meydan okumaydı bu. Merkezi hükümet duyuruyu öğrenmişti. Çünkü il yöneticilerinin bazıları hâlâ kendi safındaydı. İçişleri bakanı derhal bir karşı duyuruyla bütün memurlardan General Mustafa Kemal'le yapılacak her türlü yazışmadan kesinlikle kaçınmalarını vereceği direktiflerin hiçbirini dinlememelerini istedi.
Bu yasaklamanın gerçi aksatıcı etkileri oldu, ama amaçlanan girişimi önleyecek baskıyı sağlayamadı. Ancak delegelerin uzak yerlerden, zor yolculuk koşulları nedeniyle Sivas'a gelebilmeleri için yine de haftaların geçmesi gerekiyordu.
Bu zaman boşuna geçirilmemeliydi. Doğu illeri kısa süre önce Erzurum'da bir toplantı yapmayı kararlaştırmış bulunuyorlardı; buraları bir Ermeni devleti kurulması tehdidi altındaydı ve buna karşı direnilmesi isteniyordu. Bu toplantıdan bir çeşit ön parlamento olarak yararlanılabilir, böylece doğunun yerel çabasının genel harekete katılması sağlanır ve Sivas'ta toplanacak yurt çapındaki kongreye, ana çizgileri belirlenmiş bir program sunulabilirdi.
Erzurum, Rus sınırında bu son kent ve ileri karakol, tünel ağızlarına benzeyen heybetli surların içine sıkışmış, kaba taşlardan ilke biçimde yapılmış, basık evleri ve yılın sekiz ayında karla kaplı daracık sokaklarıyla karanlık, fazla ciddi görünümlü bir yerdi.
Mustafa Kemal ile yanındakiler Amasya'dan yola çıkıp Sivas üzerinde yorucu bir yolculuktan sonra 1919 Temmuz'u başlarında Erzurum'a vardılar. Mustafa Kemal ertesi günün akşamı telgraf merkezine çağrıldı. Hattın öbür ucunda İstanbul vardı. Ardı ardına telgraflar yağmaya başladı. Generalden yine geri dönmesi isteniyordu. Harbiye nazırı rica ediyor, sadrazam çeşitli yolları sınayarak onu kandırmaya çalışıyordu. Derken padişahın kendisi de devreye girdi. Başmabeyincisi aracılığıyla “İzninizi kullanın” diyordu, “Anadolu'da dilediğiniz yerde kalın, fakat hiçbir eylemde bulunmayın.” Her seferinde Mustafa Kemal'in cevabı değişmiyordu; Gelemem. O zaman telgraflar ağız birliği yaptılar; Gelmek zorundasınız. Emrediyoruz!
« 01 ... 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 ... 56 »