Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – III : 24


AVRUPA İLE ASYA ARASINDAKİ ADAM: GAZİ MUSTAFA KEMAL – III

DAGOBERT VON MIKUSCH


Yüksek komiserler omuzlarını silkiyor, bizi ilgilendirmez, Türkiye'nin iç sorunları bunlar, kendi ülkenin düzenini kendin sağla diyorlardı.
Damat Ferit Paşa, İngiliz dostlarının kendisini yüzüstü bıraktığını görmek zorunda kalmıştı. Görünüşe göre artık kendilerinin işine yarayamayacak bir kabineyle hiçbir şekilde ilgilenmez olmuşlardı. Fransızlar ise zaten bir hükümet değişikliği istemekteydiler, çünkü İngiliz müttefiklerinin ağır basan etkisi çoktandır gözlerine bir diken gibi batmaktaydı.
Böylece Vahdettin Anadolu'daki “fesatçılar”la görüşmelere girişilmesini gerekli gördü. Belki tatlılıkla konuşmanın bir yardımı olurdu.
Aracı olarak Abdülkerim Paşa seçildi; bu zat Mustafa Kemal'in Selanik günlerinden beri güvendiği bir arkadaşıydı. Abdülkerim Paşa, general rütbesinde bir asker olmakla birlikte, aynı zamanda bir tarikatın da büyük şeyhiydi; böyle biri olmasından dolayı kendisine “Yüce Hazret” deniyor, o da dostu Mustafa Kemal'e kutuplar kutubu anlamına “Kutbül-Aktab” diye hitap ediyordu.
Millicilerin Sivas'taki genel karargâhıyla İstanbul arasında doğrudan bir bağlantı kuruldu. Yaklaşık 1000 kilometre uzunluğundaki bu hat üzerinde şimdi Abdülkerim ile Mustafa Kemal arasında, gece sekiz saat sürecek bir telgraf sohbeti başladı. Abdülkerim din adamlarına özgü ağdalı bir dil kullanıyor, sözlerini bol bol Kuran'dan ayetlerle süslüyordu. Hattın öbür ucundaki “kutuplar kutubu” da bu konuşma üslubunun gereklerine uyum sağlamaya çalışıyordu. Böylece Sivas'tan verilen cevap şu kılığa giriyordu: “Hiç şüphesiz, saygıların en yücesine layık dostum, Allah'ın eli her elin üstündedir. Fakat bu böyledir diye, ey ruh-ı azizim, her şeyin en ulu varlığın rahmet dolu takdirine bırakılmaması, aksine güçlükleri çözmek için çareleri ve yolları insanın kendisinin bulması gerektiği gerçeği de unutulmamalıdır.”
Allah adının bunca anılmasına rağmen Mustafa Kemal hiçbir gevşeme göstermedi; iki ana noktada diretti: Damat Ferit bertaraf edilecek ve yeni parlamento için seçim yapılacaktı.
Bu görüşmeden üç gün sonra, 2 Ekim 1919'da Damat Ferit Paşa istifa etti. Yerine siyasal bakımdan tarafsız renkte bir general olan Ali Rıza Paşa sadrazam oldu. Yeni kabine bir uzlaşma hükümetiydi; görevi başkentle ülke arasında bir köprü kurmak, partiler arasında bir anlaşma zemini bulmaktı. İçişleri Bakanı saray partisindendi; harbiye nazırlığına ise Heyet-i Temsiliyenin güvendiği bir adam -eski “üçler”in Cemal Paşasından ayırt etmek için- Mersinli denilen Cemal Paşa atanmıştı.
Tahtını korumak uğruna padişah, asi generale boyun eğmek zorunda kalmıştı. Kısa süre öncesine kadar “fesatçılar” ve “vatan hainleri” olarak nitelendiren milliyetçiler, hükümetin düşürülmesini sağlamışlardı. Olağanüstü bir başarıydı bu. Yeni kabine gerçi Sivas'ın isteklerine tam uymuyordu. Ama Mustafa Kemal elde edilenlerle bir süre yetinmeyi bilecek, eski bakanlar hakkında suçlamalardan ve soruşturma yapılması gibi ikinci derecede isteklerden vazgeçecek kadar kurnazdı.
Gösterişli bir bildiriyle, milliyetçilerin yürütme kurulunun Ali Rıza Paşa'nın yeni hükümetini tanıdığını ve her bakımdan destekleyeceğini ülkeye duyurdu. Aynı zamanda padişaha gönderilen bağlılık mesajında, Damat Ferit kabinesinin çekilmesi emrini vermek lütfunda bulunduğu için, hükümdara “millet adına” minnet ve şükran duyguları ile getiriliyordu. Bu minnettarlık arz eden mesaj herhalde Vahdettin'e pek acı gelmiştir. Çünkü o güne kadar yalnızca onun, padişah ve halife olarak halk adına konuşmaya hakkı vardı.
İstanbul'la bağlantılar serbest bırakıldı. Sivas'taki kurul ayrıca ülkenin iç yönetim işlerine karışmaktan kaçınacağını da bildirdi. Başkent ile ülke arasındaki barış hiç değilse dış görünümüyle kurulmuştu. Yasa dışı durumları asker yüreklerine dokunan bazı generaller rahat bir soluk aldılar.
Fakat İstanbul'un istediği ve millici önderlerin bir kısmının da beklediği bir şey gerçekleşmedi. Her ne kadar Sivas'taki Heyet-i Temsiliye, yeni kabineyi tanımış ve görünüşte onun emrine girmişse de, görevden çekilmiyor, aksine daha büyük çapta olmak üzere çalışmalarını sürdürüyor.
«   01   ...    14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   ...    56   »