Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Avrupa ile Asya Arasındaki Adam: Gazi Mustafa Kemal – III : 40
Fakat böyle bir terör kendi saflarında onarılmaz gedikler açardı. Başlıca sorumlular olan Ali Fuat Paşa ile Bekir Sami Beyin mecliste çok sayıda yandaşı vardı. Sonunda suçlamalar bizzat Mustafa Kemal'e yöneltildi.
Mustafa Kemal çok zor anlar yaşadı ve heyecana, telaşa kapılanları yatıştırmak için bütün hitabet gücünü kullanmak zorunda kaldı. Büyük bir ustalıkla yenilginin suçunu İstanbul hükümetine yükledi. Padişah ordusuyla uzun uzadıya uğraşılması ve isyanların bastırılması çabaları millî kuvvetleri hırpalamış, zayıflatmıştı. Yunanlılar saldırıya geçtiğinde henüz kendisini tam anlamıyla toparlayabilmiş durumda değildi. Sayıca az ve kötü donatılmış bu kuvvetlerle ellerinden geleni yapmış bulunan komutanları değil, padişah sorumlu tutulmalıydı.
Çok geçmeden Ali Fuat Paşa kendi isteğiyle komutanlıktan çekilmeye razı edildi ve şerefli bir görevle Moskova'ya gönderildi. Yerine İsmet Paşa, genelkurmay başkanlığı görevi yine üstünde kalarak, Batı cephesinin yönetimini üstlendi.
Yunanlılar karşısında belirgin şekilde başarısızlığa uğranılması, ılımlı akımın Millet Meclisinde üstünlük kazanması tehlikesini de doğurmuştu. Cesaretini kaybedenler vardı, daha fazla direnmenin boşuna olduğu söyleniyordu, ülkede çifte hükümet bulunmasını birçokları sindiremiyordu.
İstanbul'la uzlaşmaya varılması istenmekteydi; belki de görüşmeler yapılması yoluyla barış antlaşmasında bazı maddelerin yumuşatılması sağlanırdı.
Mustafa Kemal sarsılmaz bir kararlılıkla hedefinden şaşmıyordu: Özgür Türkiye, ne daha çoğu, ne daha azı. Keskin gözleri galip devletlerin cephesinin göründüğü gibi sağlam kurulmadığını fark etmişti. Fakat giderek büyüyen yılgınlığı da önlemek gerekiyordu; karamsar etkiler yapan çatlaklar tekrar kapatılmalıydı, ancak bu sefer sözle değil, eylemle. Bunun için olanaklar da doğudaydı.
Sèvres antlaşması Kafkasya'nın güneyinde -Rusya topraklarından başka, geniş bir Türk bölgesini kapsayan ve Karadeniz'de Batum'dan Hazar denizinde Bakü'ye kadar uzanan- büyük bir Ermeni devletinin kurulmasını öngörmüştü -yani gelip büyük devletlerin himayesinde, Yakındoğu ile Rusya arasında tampon bir devlet bulunsun istenmişti. İngiliz birlikleri hem Rusya Ermenistan'ına, hem de Batum ve Bakü'ye girmişlerdi. 1919 Mayıs'ında da Erivan'da Ermeni hükümeti, Transkafkasya'nın Ermeni kesiminin bağımsızlığını, aynı zamanda Türkiye'deki Ermeni illerle birleşmiş bölünmez bir cumhuriyet olduğunu ilân etmişti. Fakat giderek büyüyen Bolşevik hareketinin Kafkas ülkelerine yaptığı baskı karşısında İngiltere, işgal ettiği bölgeleri boşaltmak ve Yakındoğu Rusya'ya karşı bir dernek kurmak plânlarından vazgeçmek zorunda kaldı. 1920 Temmuzu başlarında son İngiliz birliği de Batum'dan çekilmiş bulunuyordu.
Mustafa Kemal zorla dikte ettirilmiş Sèvres barışında, tam da bu barış antlaşmasının İstanbul hükümeti tarafından törenle imzalandığı 10 Ağustos 1920 günü ilk gediği açmaya ve antlaşmanın Ermenilerle ilgili belirlemelerini, uygulamada dayanaktan yoksun bırakmaya karar verdi. Ermeni Cumhuriyetine karşı bir sefer plânlanmıştı; bu seferde doğru olarak yaptığı hesap galip devletlerin korumak istedikleri bu ülkenin yardımına koşacak durumda bulunmadıklarıydı. Ayrıca Ermeni engelinin kaldırılması kendisine Rusya yolunu da açacaktı.
Moskova'yla kısa bir süre önce bir dostluk anlaşması görüşmeleri başlamıştı. Rusya, Türk milliyetçilerini Asya'da İngiliz nüfuzunun bertaraf edilmesi için en uygun müttefik olarak görüyordu. Her iki ülke arasındaki eski zıtlıklar artık kalmamıştı. Moskova Sovyeti Doğu Müslümanlarına yaptığı bir duyuruda, çarlık ya da Kerenski hükümetinin imza koyduğu bütün anlaşmaların geçersiz olduğunu ilân etmişti. Ayrıca bu duyuruda “Türkiye'nin bölüşülmesi ve Ermenistan'ın zaptı hakkındaki anlaşmanın da yırtılıp yok edildiğini ilân ederiz. Hiç zaman kaybetmeyin ve sırtlarınızdan ülkelerinizi yüzyıllardan beri haraca
« 01 ... 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 ... 56 »