Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Çankaya – I : 36
Bunun belgesi şudur ki büyük devletler Osmanlı Devletinin Balkanlıları yeneceklerine inandıkları için statükoyu ortaya atmışlardı.
Mustafa Kemal'i Gelibolu yarımadasını korumak üzere Bolayır'da toplanan Akdeniz Boğazı Kuvvetleri “Harekât” Şubesi Müdürlüğüne tayin ettiler (25 Kasım 1912). Kurmay Başkanı Fethi (Okyar) idi.
Rauf Orbay hatıralarında diyor ki: “Bulgarlar Çatalca savunma hattını aşamayınca Gelibolu Yarımadası'na doğru saldırış hazırlıklarına başlamışlardı. Biz de yarımadayı Bolayır tarafından savunmak için Ferik Fahri Paşa komutasında bir kolordu göndermiştik. Bu kolordunun kurmay başkanlığına Trablus'tan dönen Ali Fethi Bey, Harekât Şubesi Müdürlüğüne de Derne'den dönen Mustafa Kemal Bey tayin edilmişlerdi. Kolordu karargâhı Maydos'ta idi. Donanma da Maydos karşısında bulunuyordu. Vakit buldukça Maydos'a gider, ikisini de ziyaret ederdim. Bazen donanma kumandanlığı adına onlarla askerî görüşmeler yapardım. Bu arada bir defa donanma koruması altında denizden asker çıkararak yapılacak bir saldırıya karşı yarımadanın nasıl savunulabileceğini inceleyen kolordu Kurmay Heyeti görüşmelerinde hazır bulundum. Yarımadanın batı kıyısında asker çıkarmaya elverişli kumsallar istihkâmlanırsa çıkarmaya engel olacaklarını ileri sürenlere Mustafa Kemal Bey'in karşı koyduğunu iyiden iyiye hatırlıyorum. Mustafa Kemal Bey düşmanın donanma ateşi altında karaya çıkabileceğini kabul etmek gerektiğini, savunma tertiplerinin ancak bundan sonra alınması doğru olacağını söylüyor ve bu fikrine karşı olanlara sinirlenerek:
- İstediğiniz kadar tel örgü engelleri koyunuz. Parçalar çıkarım. Karada ilerlemekliğimi önleyecek üstün kuvvet yoksa yarımadayı pekâlâ ele geçiririm, diyordu.
Mustafa Kemal Bey, Bingazi bölgesinde İtalyanların donanma koruluğu ile karaya asker çıkarmalarından ders almıştı. Oradaki kurmay subaylar arasında donanma top ateşinin tesiri hakkında doğru ve pratik fikri olduğunu gördüğüm ilk şahsiyet Mustafa Kemal Bey'dir. Balkan Harbinde bunu bilmemek yüzünden başarısızlığa uğradığımız bilindiği hâlde ne yazık ki fikirlerini düzeltmeyenlere Birinci Dünya Savaşında da rastladım. O günlerde Fahri Paşa kolordusuna karşı Eskâmil tepesine dayanan bir Bulgar tümeni bulunuyordu. Bu sırada Marmara'nın Rumeli kıyısında bir noktaya kuvvet çıkararak Çatalca'daki Bulgar ordusunun çekilme hattını kesip ve onu iki ateş arasında bırakarak yenilgiye uğratmak için hazırlıklar yapılmakta idi. Bu maksatla Ferik Hurşit Paşa komutasında bir kolordu kurulmuş, kurmay başkanlığına da Yarbay Enver Bey tayin edilmişti. Ben düşman kıyılarına akın etmek için Akdeniz'e açıldığım vakit plân uygulanmış, fakat başarı elde edilmemiştir. İki kolordunun hareketlerini idare eden Enver Bey'le Ali Fethi ve Mustafa Kemal beyler arasında anlaşmazlık çıkarak orduda ikilik kendini göstermişti.”
Bu arada Balkanlı müttefikler birbirlerine girdiler ve Sırbistan, Yunanistan, Romanya birleşerek Bulgaristan'a hücum ettiler ve onları kolayca yendiler. Şimdi fırsattan faydalanarak Trakya üstüne yürümek ve hiç olmazsa Edirne'yi geri almak lâzımdı. Hâlbuki Edirne'yi Bulgaristan'a vermiştik. Büyük devletler, hele Rusya ne de öteki devletler geri almaklığımıza engel olacaklardı. Böyle bir tehlikeyi göze almak için hükûmeti devirmek, Bab-ı âli'yi basmak, belki Harbiye Nazırını öldürmek gerekecekti.
Hükûmeti devirme hareketinden önce Talât Bey Gelibolu'ya gelerek Mustafa Kemal'i görmüş, sonra birlikte Fethi Bey'in yanına gitmişler. Talât kendilerine gene birlikte çalışmayı teklif etti. Mustafa Kemal bir aralık:
- Siz partinin başından çekilecek misiniz? diye sordu.
- Niçin? Beni öldürmek mi istiyorsunuz?
- Hayır, biz size layık olduğunuz yeri vereceğiz.
« 01 ... 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 ... 62 »