Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Cuma Kitapları » Çankaya – II : 41


ÇANKAYA - II

FALİH RIFKI ATAY


Biraz sonra Karabekir Paşa'nın geldiğini haber verdiler. Mustafa Kemal'in içinden üzüntülü bir şüphe geçti. Kâzım Karabekir:
- Kumandamda bulunan subay ve erlerin saygılarını sunmaya geldim. Siz bundan sonra da kumandanımızsınız dedi.
Mustafa Kemal, Karabekir'i kucakladı.
Kâzım (Dirik) Kuvay-ı Milliye günlerinde de güç duruma düştüğü vakit Mustafa Kemal tarafından tutulduğuna göre, yukardaki ayrılış ikisi arasında, Rauf Bey'den de habersiz, hazırlanmışa benzer. Çünkü Mustafa Kemal, Kâzım Karabekir'e karşı ihtiyatlı davranmalı idi.
Kuvay-ı Milliye ve Cumhuriyet tarihinde Karabekir'in bir hayli adı geçecektir. Onun şimdiden kısa bir portresini çizmek isterim. Karabekir karakterli, ahlâklı, yurtsever, fakat kültürsüz ve kafaca “pek orta” bir adamdı. Eskiden tiyatro Osmanlıcaya “ibret” sözü ile çevrilmiştir. Opereti “Şarkılı İbret”e çevirerek pek gülünç bir eser yazmış, Erzurum'da okul çocuklarına oynatıp durmuştur. “Şarkılı İbret”in hem güfteci, hem bestecisi idi. Mustafa Kemal'in uzak görüşlü politikacılığı ve hele Batı medeniyetçiliği yolundaki devrim anlayışı ile hiçbir ilgisi yoktu. Askerlikleri arasındaki sanat ıraklığı da söz götürmez. Birinci Dünya Savaşında ve daha sonra Mustafa Kemal'in gölgesinde kalmış olanlardandı. Fakat Bolşevik ihtilâli olup da çar ordusu çöktükten sonra Erzincan, Erzurum ve Kars'ı almak fırsatı ona düşerek doğuda iyice tanınmış, general de olmuştu. Kendine olduğundan pek çok üstünde değer veren ruh hastalarındandı. En küçük eşyasının müzelik olduğuna inanırdı. Eğitim ve ekonomi işlerini en iyi kendi yola koyacağını sanırdı. En çok sevdiği kelime “ben”di. “Rüya” adlı bir şiiri, 1950'de yayınlanmıştır, bu şiirde Abdülhamid'in ruhu ona der ki: “Beni ve saltanatı devirenler arasında sen de vardın - Hele sonuncusunda hem de mebus, hem kumandandın - İstiklâl Harbini sen kurdun ve başı da sen buldun.”
Mondros Mütarekesinden sonra büyük tehlikelerden biri doğuda Ermenistan kurulması idi. Bütün dünya halkları efkârı, harp sırasındaki “katliam ve tehcir” haberlerinin etkisi altında, Ermenici idi. İstanbul'a gelen haberlerde “vilâyat-ı sitte-altı vilâyet” denen Erzurum, Van, Bitlis, Harput, Diyarbakır, Sivas illerinin yeni Ermenistan olacağı bildirilmekte ve Ermeni liderlerinin Kilikya'ya kadar sarkmak peşinde oldukları bilinmekte idi. Doğuyu nasıl kurtarmalı idi. Önce İstanbul'da “Vilâyat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk'u Milliye” adında ve sadece bu vilâyetlerin Türk olduğunu yayınlarla anlatmak, barış konferansına başvurup anlatmak üzere bir dernek kurulmuştur ki sonradan Erzurum'da adı “Vilâyat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”ne çevrilmiştir.
Kâzım Karabekir o çevredeki tanınmışlığından da faydalanacağını, tehlike baş gösterdiği vakit bir hareket yapılabilmek ihtimali varsa önderlik etmeyi düşünerek Erzurum'daki kuvvetin başına gitmek istemiştir. Kendisinin, Ali Fuad Cebesoy ve Rauf Orbay'ın hatıralarında anlattıklarına göre 1918 Kasımında Karabekir Zeyrek'te İsmet Bey'le (İnönü) görüşür. İsmet Bey Osmanlı Harbiye Nazırlığının o vakit belli başlı şahsiyetleri arasında idi. Karabekir eski arkadaşına:
- Beni Erzurum'a tayin ettirmeye çalışınız, der. Ben orada milleti aydınlatırım. Bir anarşi olursa doğuda bir Türk idaresi kurarız. Orayı tehlikeden kurtardıktan sonra batı için çalışırız, demişti.
İsmet Bey:
- Tehlike büyük. Söylediğini yapmak imkânsız. İkimiz de askerlikten çekilerek bir köyde çiftçilik yapalım, cevabını verir.
Fevzi Paşa (Çakmak) ki o vakit Genelkurmay Başkanı idi, gider, doğuya gideceğini söyler. Fevzi Paşa:
- Gitme, seni tasfiye edeceklerine de şüphe etme, küçük düşer, dönersin, der.
«   01   ...    31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   ...    71   »