Ana Sayfa » Yolculamak » Ankara Anıtı : 21
yapmalarını salık vermesi, insana yılgınlık veren bir soğukkanlılıktı ki, bütün Augustus'u tanımaya, bu bile tek başına yeter!
Augustus, davranışının çirkin olduğunu çok iyi biliyordu. Bu nedenle de hiçbir şey vermediği orta sınıfın, Rufus'a uygun gördüğü bu kötülükten dolayı kendisine nasıl davranacağını hesaplamış; başarı ve neşeden coşan soyluların Roma'da hazırladıkları, tanrılara yaraşır karşılama töreninden ve böylece sözde seçimde yendikleri Halk Partisi'ni ayrıca yok etmek istemelerinden korkarak, bir gece gizlice Roma'ya girivermişti. Çevresindekiler ve tarihçileri (günümüzün araştırmacıları bile) bunu bir alçakgönüllülük belirtisi diye görmüşlerdir!
Üçüncü bir olayı da anlatalım; bu, “Res gestae”deki yazıtlara ruhbilimsel bakımdan olağanüstü bir aydınlık verecek niteliktedir: Makedonya Valisi M. Primus, komşu ve Barbar boylardan biri olan Odriseslere karşı ufak bir sefer hazırlamayı kendi yetkisi içinde ve o andaki koşulların gerekli bir önlemi gibi bilmiş, harekete geçmişti. (İÖ 23'te.) Halk hizmetleri, devlet sorumluluğu, yurttaşlık bilinci ve onuru konusunda bir damla uyanıklığı, utanması bile kalmamış olan o zamanki iktidar partisi (Augustus'un yarattığı Senato), Primus'un bu hareketini kendi yüce gücüne karşı bir saldırı saydı ve Makedonya Valisi'ni yüksek mahkemeye verdi. Halk Partisi'nin önderi olan Mureno ve Fannius Cepion, bunu yersiz buldular ve valinin savunmasını üstlendiler. Mahkemenin sonucu, tümüyle Augustus'un tanıklığına bağlı kaldı. Her iki taraf da onu çağırmayı düşünmüyordu. Ama o, soyluları hoşnut etmek için kendiliğinden Forum'a gitti; zavallı Primus'u yok edecek yolda tanıklık yaptı. Onun bu davranışından sonsuz bir umutsuzluğa ve öfkeye kapılan Halk Partisi'ni büsbütün yok etmek içinse, bu tanıklığın hemen ardından Augustus'a karşı bir takım uydurma “suikast” haberleri birbirini kovaladı. Her haberden sonra da Halk Partisi önderlerinden ya da üyelerinden yeni yeni kurbanların ortadan kalktığı görüldü. Augustus'un Caesar gibi öldürüleceği yolundaki bu haberler, iç savaşların Roma'yı sardığı dönemlerin yabanıllığını ve alçaklığını yeniden yarattı. Böylece, halkın soylulara karşı cephesi, bir daha yekinememek üzere yıkıldı. Bu yıkılış, Roma'da Cumhuriyet'in silinmesini ve mutlak hükümdarlığa benzeyen bir yönetimin kurulmasını, önlenemez bir duruma getirmiştir.
Augustus'un bu yeni kanlı hizmetine soylular sınıfının ödülü korkunçtur: Soyluların karargâhı durumuna sokulan Senato, ne zaman isterse o zaman, Büyük Meclis'i, kendiliğinden toplama ayrıcalığını Augustus'a büyük minnetlerle sundu! Biliyoruz ki bu sunulan şeyin resmi olmayan adı, “diktatörlük kaydıyla sürekli konsüllük”tür! İnsan, bu acımasızlıkların, vicdansızlıkların; bu ikiyüzlülüklerin nedenini merak ediyor ve kendi kendine, “Kara listeler (proscriptions), idamlar, ayaklanmalar dönemi bitmiş olduğuna göre, bütün bu kargaşalığın asıl nedeni nedir?” diye soruyor.
O zaman, bütün oligarşilerin görünümü gözümüzün önüne geliyor. Gerçekten de, bütün oligarşilerin başı karışıklığa, ayaklanmalara, yasadışılığa, acımasızlığa, hırsızlığa, baskıcı yönetime dayanır. Böyle bir yönetimin niteliği şudur: Başı sıkışınca, eli altında bulunanlardan birini kamu kininin önüne atar, parçalanmasını seyreder ve bu arada kendi dolaplarını çevirmek için hazırlıklarını tamamlar. Augustus'un; Cor. Gallus, Eg. Rufus, M. Primus konularındaki davranışının ruhbilimsel açıklamasını burada aramak gerek. “Res gestae”de Augustus'la Senato arasında geçen, geçtiği belirtilen onurla, rütbeyle, saygıyla, törenle ilgili bütün işleri de, bu ruhsal durumun karşılıklı belirtileri olarak almak yanlış olmaz.
“Res gestae”de, Augustus'un şöyle yukardan bir bakışla sözünü ettiği alçakgönüllülüklerin aslı, hep böyledir.
« 01 ... 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 ... 42 »