Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - I : 07
- Kadınları bilirsiniz, her zaman bir yerleri hastadır… On üç yıldır, düşük yaptığından beri böyle… Bunun dışında sağlığı iyi. Hatta onu biraz şişmanlamış bulacaksınız.
Octave üstelemedi. Tam o sırada Lisa elinde bir kartvizitle geliyordu; mimar genç adamdan özür dileyerek karısıyla sohbet etmesini istedi ve salona doğru seğirtti. Octave salon kapısının bir anlık açılıp kapanması arasında bir papaz cüppesi gördü.
Aynı anda Madam Campardon içeri girdi. Octave onu tanıyamadı. Çocukken Plassans'da Yol ve Köprü İşleri müfettişi Mösyö Domergue'in kızı o zamanlar yirmi yaşında olmasına karşın ergenlikten çıkmamış gibi zayıf ve çirkindi; şimdi dolgun vücutlu, beyaz tenli, gözlerinde obur bir kedinin bakışları olan bu kadın, pek güzel olamamıştı ama otuz yaşının olgunluğu ona bir güz meyvesinin baygın güzelliğini veriyordu. Genç adam onun yürürken zorluk çektiğini fark etti.
- Ah! koca adam olmuşsunuz, dedi Madam Campardon iki elini uzatarak. Son ziyaretimizden bu yana ne kadar boy atmışsınız!
Uzun boylu, bıyıklı ve sakalı bakımlı bu genç adama yaşını sorup yirmi iki yaşında olduğunu öğrenince, yirmi beşinde gösterdiğini söyleyerek karşı çıktı. En basit bir hizmetçi bile olsa, bir kadının karşısında olmaktan mutluluk duyan genç adam dudaklarında bir gülümseme, kadife tatlılığında bakışlarıyla onu okşuyordu.
- Ah! Evet, çok büyüdüm… Anımsıyor musunuz, kuzininiz Gasparine bana bilya alırdı?
Sonra ona Plassans'taki anne ve babasından haberler iletti. Bay ve Bayan Domergue emekli olup çekildikleri evde mutluydular; ama yalnızlıktan yakınıyorlardı. Bir inşaat işi için Plassans'a gelen Campardon'un küçük Rose'u alıp götürmesini hâlâ bağışlamamışlardı. Sonra genç adam sözü kuzin Gasparine'e getirdi, çünkü ergenlik çağındaki bir merakını gidermek istiyordu: O zamanlar mimar Campardon güzel ve uzun boylu Gasparine'e deli gibi aşıktı, sonra birden otuz bin franklık çeyizi olan sıska Rose ile evlenmişti. Kavgalar, gözyaşları ve diğer kızın Paris'teki terzi halasına kaçışı… Fakat pembe yanaklı ve sakin Madam Campardon anlamamış gibiydi; genç adam bir şey öğrenemedi.
- Ya sizinkiler? diye sordu kadın. Bay ve Bayan Mouret nasıllar?
- Çok iyiler, teşekkür ederim. Annem artık bahçesinden çıkmıyor. Banne Sokağı'ndaki ev aynen bıraktığınız gibi.
Madam Campardon ayakta durmaktan hemen yorulup bir divana oturdu, geceliğinin içinden ayaklarını uzattı. Octave alçak bir tabure alıp onun yanına oturdu. Konuşurken bakışlarını hayranlıkla onun yüzüne kaldırıyordu. Kadınların ruhuna işlemesini bilen bu genç adam on dakika sonra onunla eski dost gibi sohbet ediyordu.
- İşte sizin yanınızda pansiyoner gibi oldum. Göreceksiniz, iyi anlaşacağız… Plassant'taki bu küçük çocuğu anımsayıp onunla ilgilenmeniz ne kadar güzel.
- Hayır, bana teşekkür etmeyin. Ben yerimden kımıldamayacak kadar tembelim. Her şeyi Achille halletti. Zaten annemin sizin Paris'e gelip bir pansiyonda kalmak istediğinizi yazması yeterliydi. Yabancıların yanında niye kalacakmışsınız? Hem bize de arkadaşlık edersiniz.
Octave işlerinden söz etti. Ailesinin hatırı için lise diploması aldıktan sonra, Marsilya'da üç yıl bir tuhafiye mağazasında gezici eleman olarak çalışmıştı. Ticaret onu çekiyordu; kadınlara lüks kumaşlar satmak sanki onları baştan çıkarmak gibiydi; hayran bakışlar, gönül alıcı sözler… Sonra, Paris'e gelebilmesini sağlayan o beşbin frankı nasıl kazandığını kahkahalarla anlattı.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 ... 58 »