Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - I : 09


APARTMAN - I

ÉMILE FRANÇOIS ZOLA

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 80


- Hayır, hayır! dedi şiddetle mimar gücenmiş gibi.
Sonra genç adamın bu çıkıştan şaşırdığını görünce sesini yumuşattı:
- Hayır, karım onunla artık görüşmüyor. Bilirsiniz, ailelerde böyle şeyler… Ben ona rasladım ve tabii elimi kaçıramazdım, değil mi? Zaten zavallı kız zor geçiniyor. Böylece iki kadın haberlerini benden alıyorlar. Bu aile kavgalarında işi zamana bırakmak gerek.
Octave onu evliliği konusunda sıkıştırmak istiyordu ki mimar sözünü kesti:
- İşte geldik!
Mağaza Neuve-Saint-Augustin ile Michodiere sokaklarının kesiştiği yerdeydi. Giriş katındaki iki pencere arasındaki tabelada büyük yaldızlı harflerle Au bonheur des dames, 1822 yazılıydı. Vitrin camları üzerinde de kırmızı renkli harflerle sahiplerinin adları yazılmıştı: Deleuze, Hedouin ve Ort.
Campardon açıkladı:
- Pek modern sayılmaz ama dürüst ve saygın bir mağazadır. Eski bir tezgâhtar olan Mösyö Hedouin, Deleuze kardeşlerden büyüğünün kızıyla evlendi. Kayınpeder iki yıl önce ölünce mağazayı şimdi genç çiftle yaşlı amca Deleuze yönetiyor. Madam Hedouin'i görmelisiniz, gerçek bir işkadını. Girelim.
Mösyö Hedouin alım için Lille'de bulunduğundan, onları Madam Hedouin karşıladı. Kulağının arkasında bir kalemle ayakta iki tezgâhtara buyruklar yağdırıyordu. Siyah giysisinin üzerinde beyaz bir yaka ve kısa bir erkek kravatı taşıyan kadın Octave'a o kadar uzun boylu ve güzel göründü ki her zaman rahat olan genç adam kekeledi. Her şey birkaç dakika içinde halledildi.
- Pekâlâ! dedi Madam Hedouin her şeye alışık bir iş kadını edasıyla, madem ki bugün serbestsiniz, mağazayı bir gezin.
Bir hademe çağırıp Octave'ın yanına kattı. Bu arada, Campardon'un bir sorusu üzerine, Matmazel Gasparine'in iş için dışarda olduğunu söyledikten sonra tezgâhtarlara kısa buyruklar vererek işini sürdürdü:
- Oraya değil, Alexandre… İpeklileri üste koyun. Bu aynı marka değil, dikkat edin!
Campardon Octave'a akşam yemeği için uğrayacağını söyleyip ayrıldı. Genç adam iki saat süreyle mağazayı gezdi. Burası pekiyi aydınlatılmamış, mahzeninden kumaş topları taşan, müşterilerin rahat gezemediği küçük bir yerdi. Birkaç kez Madam Hedouin ile karşılaştı ama kadın tüm dikkatini işine vermiş olduğundan onu görmedi bile. Bu kadın tüm çalışanların gözüne baktığı, beyaz ellerinin en ufak bir buyruğuna koştuğu bir denge merkezi gibiydi. Octave onun kendisiyle bir daha ilgilenmemesine kırılmıştı. Yediye çeyrek kala mahzenden çıkarken ona Campardon'un birinci katta Matmazel Gasparine'le olduğunu söylediler. Birinci katta bu kızın baktığı bir iç çamaşırı bölümü vardı. Merdivenin başında karşılıklı yığılmış kutuların arkasına geldiğinde genç adam durakladı: Mimar Gasparine'le “sen”li konuşuyordu.
- Sana ant içerim ki hayır! diye haykırdı Campardon, sesini alçaltmayı unutarak.
Bir sessizlik oldu.
- Onun sağlığı nasıl? diye sordu genç kız.
- Nasıl olsun ki! Her zamanki gibi. Kah iyi kah kötü. Artık iyileşmeyeceğini, her şeyin bittiğini o da biliyor.
Gasparine üzülmüş gibiydi.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   ...    58   »