Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - I : 10


APARTMAN - I

ÉMILE FRANÇOIS ZOLA

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 80


- Zavallı dostum, acınacak durumda olan sensin. Ama ne yapalım, sen de kendi başının çaresine bakıyorsun… Ona, hastalığına ne kadar üzüldüğümü söyle…
Campardon kadının sözlerini bitirmesini beklemeden omuzlarını yakalayıp dudaklarından öpmeye başladı. Gaz sobalarının ağırlaştırdığı bu alçak tavanlı yerde kadın bu öpüşlere karşılık verirken mırıldanıyordu:
- Gelebilirsen, yarın sabah altıda… Yatak dinlenmesi alacağım. Kapıyı üç kez vur.
Şaşkınlık içindeki Octave anlamaya başlamıştı. Öksürerek ortaya çıktığında onu bir sürpriz daha bekliyordu. Gasparine kuru bir dal gibi, kare şeklindeki çenesi ve sert saçlarıyla çirkin biri olmuştu. Eski güzelliği yalnızca iri gözlerinde kalmıştı. Nasıl ki sarışın Rose geç gelen güzelliğiyle onu büyülemişse, kıskanç alın çizgileri, ateşli dudaklarıyla bu kadın da onun içini alevlendirdi.
Tanışma sırasında Gasparine kibar ve uzaktı; Plassans'ı anımsadığını söylemekle yetindi. Aşağı inerken Campardon'la birlikte ikisinin elini sıktı. Kapıdan çıkarken Madam Hedouin genç adama iki kelime söyledi:
- Yarın bekliyoruz.
Arabaların gürültüsü ve kalabalığın içinde genç adam Madam Hedouin'in güzel ama sevimsiz olduğunu söylemeden edemedi. Mağazaların gaz lambasıyla aydınlatılmış pencerelerinden soğuk ve kara kaldırıma beyaz ışık kareleri düşüyordu. Neuve-Saint-Augustin sokağını dönerken mimar küçük dükkânlardan birinin önünde başıyla selam verdi.
İnce yapılı ve zarif bir kadın dükkânın kapısında durmuş, üç yaşlarında küçük bir çocuğunu yola çıkmaması için elinden tutuyordu. Kadın yanındaki dükkân sahibi olduğu belli olan gri saçlı yaşlı bir kadınla konuşuyordu. Karanlıkta Octave kadının yüz çizgilerini seçemedi ama iki güzel göz bir an için ona baktılar. Arkalarındaki dükkânın derinliklerinden rutubet ve küf kokusu geliyordu.
- Bu bayan apartman sahibimizin küçük oğlu Theophile Vabre'ın karısı Madam Valerie'dir, dedi Campardon. Size birinci katta oturduklarını söylemiştim. Çok kibar bir kadın. Sokağın en eskisi olan bu dükkânda doğup büyüdü; anne ve babası Louhette'ler, hâlâ dükkanı işleterek geçinmeye çalışıyorlar. Zamanında çok kazandılar ama artık iş yapmıyor.
Octave vaktiyle bir top kumaşın tabela görevi yaptığı bu eski Paris dükkânlarını anlayamıyordu. Dünyalar verseler böyle bir mağara deliğinde yaşamayacağına ant içiyordu.
Konuşarak üçüncü kata çıktılar. Madam Campardon onları bekliyordu. Gri ipek bir elbise giymiş, saçlarını yapmış, her bakımdan özenli bir görünüm almıştı. Campardon iyi bir kocanın heyecanıyla onu öptü:
- İyi akşamlar, tatlım…
Akşam yemeği çok güzel geçti. Madam Campardon önce Deleuze ve Hedouinlerden söz etti: Tüm mahallenin saygı duyduğu bir aileydi bu. Sonra konuşma, sandalyesinde dimdik oturarak yemeğini yiyen Angele'e çevrildi. Annesi onu evde eğitiyordu, bu daha emindi. Fazla bir şey söylemedi ama göz kırpmasından anlaşıldığı kadarıyla, yatılı okullarda kızlar kötü şeyler öğrenebilirdi. O arada genç kız muziplik yaparak tabağını çatalın üzerinde dengede tutmaya çalışıyordu. Servis yapmakta olan Lisa ona çarpıp tabağı kırma tehlikesi geçirince bağırdı:
- Matmazel, doğru otursanıza!
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   ...    58   »