Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - I : 37


APARTMAN - I

ÉMILE FRANÇOIS ZOLA

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 80


Geri çekilip genç adamı dikkatle süzdü. Gözleri donuk, sesi o kadar dingindi ki adam buz gibi oldu ve ne kadar gülünç olduğunu anlayıp elleri iki yanına düştü. Sonra, kadın derin bir esnemeyle yavaşça konuştu:
- Ah! Bayım, bir bilseniz.
Genç adamın düş kırıklığını fark edip omuz silkti ama kızmamıştı. Octave onun zil kordonuna yaklaştığını görünce kendisini dışarı attıracağını düşündü. Ama kadın hizmetçiden yalnızca çay istedi. Tümüyle dağılmış olan Octave özür dileyip kapıya yönelirken kadın koltuğa uzanmış, çayını yudumluyordu.
Merdivende Octave her katta duruyordu. Kadın bundan hoşlanmıyordu demek? Onun hem isteksiz, hem de umursamaz olduğunu duyumsamıştı. Oysa Campardon isterik olduğunu söylemişti. Kendisinin bu masala inanıp aldatıldığını düşündü, çünkü mimarın o sözleri olmasa böyle bir duruma düşmezdi. İsteri konusunda pek bir şey bilmediğini görüyordu. Trublot'nun sözlerini anımsadı: Gözleri ateş gibi yanan bu çatlak kadınların ne istediği hiç bilinmezdi.
Üst katta Octave sessiz odasına girmeye çalıştı. Fakat Pichonların kapısı açıldı: Marie onu bekliyordu. Genç adam çaresiz onun yanına girdi. Kadının masanın yanına aldığı beşikte Lilitte uyuyordu. Masadaki yemek artıkları yanında kitabın kapalı olduğunu gördü. Kadının sessiz kalışına şaşıran Octave sordu:
- Bitirdiniz mi?
Kadın ağır bir uykudan uyanmış gibi gözlerini oğuşturdu:
- Evet, evet. Oh! Bütün gün başımı kaldırmadan okudum. İnsan kendini kaptırınca zamanın nasıl geçtiğini bilmiyor. Boynum tutulmuş gibi.
Okuduklarının etkisiyle kafasında oluşan düşler konuşmasını engelliyor, ideal aşkların uzaktan çağrıları kulaklarını uğuldatıyordu. Sonra, bu sabah Saint-Roch Kilisesi'ne gittiğini, saat dokuz ayinini izlediğini söyledi. O kadar ağlamıştı ki; din her şeyin yerini alabiliyordu.
- Ah! Åžimdi daha iyiyim, dedi.
Bir sessizlik oldu. Kadın saf bakışlarla ona gülümsüyordu. Genç adam, seyrek saçları ve ıslak gözleriyle onu hiç bu kadar silik bulmamıştı. Kadın birden sararıp sendeledi; Octave ellerini uzatıp onu tuttu.
- Ah! Tanrım! Tanrım! dedi hıçkırarak.
Genç adam onu tutmak zorunda kaldı.
- Biraz ıhlamur alsaydınız. Fazla okumak size yaramıyor.
- Bilmem ki… Kitabı kapadığımda yalnızlığımı görmek yüreğimi sıkıştırdı. Ah! Ne kadar iyisiniz, Bay Mouret! Siz olmasaydınız, kendime zarar verebilirdim.
Genç adam gözleriyle, onu oturtabileceği bir sandalye arıyordu.
- Sobayı yakmamı ister miydiniz?
- Teşekkürler; ama üstünüz kirlenir. Her zaman eldivenli gezdiğinizi görüyorum.
Soba düşüncesi onu yine telaşlandırmıştı; birden, düşlerinin etkisiyle, genç adamı öpmek istedi. Ama beceriksizdi ve dudakları genç adamın kulağına süründü.
Octave bu öpücükle sarsıldı. Genç kadının dudakları buz gibiydi. Ama kadın kendini onun kucağına bırakınca ani bir istek duydu. Kadına sarılıp odasına götürmek istedi. Ama bu kaba yaklaşım Marie'deki günah duygusunu uyandırdı.
«   01   ...    27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   ...    58   »