Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - I : 44


APARTMAN - I

ÉMILE FRANÇOIS ZOLA

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 80


Octave Valerie'ye yaklaştı:
- Tümüyle iyileştiniz mi, madam?
Kadın hiçbir şey anımsamıyor gibi yanıtladı:
- Evet, teşekkür ederim.
Madam Juzeur antika bir dantel göstermek için genç adamı ertesi gün evine çağırdı. Sonra, Rahip Mauduit'nin salona girdiğini görünce hemen onu çağırıp yanına oturttu, heyecanla konuşmaya başladı.
Bu arada bayanlar hizmetçilerini çekiştirmeye başlamışlardı.
- Ah! Ben Clemence'dan çok hoşnutum, dedi Madam Duveyrier. Çok temiz ve çalışkan bir kız.
- Ya Hippolyte? diye sordu Madam Josserand. Onu kovacak mısınız?
Tam o sırada Hippolyte içki dolaştırıyordu. İri yapılı uşak uzaklaştıktan sonra Clotilde yanıtladı:
- Hayır. Bu devirde iyi hizmetçi bulmak çok zor. Clemence'ı gücendirmek istemem.
Madam Josserand hassas noktaya basmıştı, fazla üstelemedi. Bu iki hizmetçiyi evlendirmek istiyorlardı. Tüm apartmanın bildiği bu ilişki konusunda Duveyrierler Rahip Mauduit'nin görüşünü almışlar, evlenmeleri gerektiğinde anlaşmışlardı. Bayanlar açık yüreklilikle konuşuyorlardı: Valerie daha bu sabah hizmetçisini kovmuştu; sekiz günde bu üçüncüsüydü. Madam Juzeur Yoksullar Yurdu'ndan on beş yaşında bir kız çocuğu alıp onu yetiştirmek istiyordu. Madam Josserand ise Adele'in pasaklı oluşunu gizlemiyor, ayrıntılarıyla anlatıyordu. Böylece hizmetçilerin kirli çamaşırları onları heyecanlandıran bir konuya dönüşüyordu.
Trublot imalı bir biçimde Octave'a döndü:
- Julie'yi tanıyor musunuz?
Onun şaşırdığını görünce ekledi:
- Azizim, fıstık gibi kız. Gidin bir de siz bakın. Tuvalete gidiyormuş gibi yapıp mutfağa sıvışırsınız. Şahane!
Duveyrierlerin aşçısından söz ediyordu. Bu arada Madam Josserand Duveyrierlerin Fontainbleau'da aldıkları çiftliği övüyordu. Ama Clotilde kır yaşamını sevmiyor, Bonaparte Lisesi'nde okuyan oğlu Gustave'ın tatilinde ancak gideceklerini söylüyordu. Sonra yanında oturan Madam Hedouin'i işaret etti:
- Caroline çocuk yapmamakta çok haklı, dedi. Küçükler yaşamımızı alt üst ediyor.
Madam Hedouin çocukları çok sevdiğini ama iş yaşamında çok meşgul olduğunu söyledi. Kocası tüm Fransa'yı iş için geziyor, evin yükü onun omuzlarına kalıyordu. Onun sandalyesi arkasında dikilen Octave yan gözle ensesinde toplanmış siyah saçlarını, yakası içinden görünen bembeyaz göğüslerini inceliyordu. Bu sakin halli, az konuşan ve sürekli gülümseyen kadın onu büyülüyordu; böylesi güzelliğe Marsilya'da bile raslamamıştı. İşi zor olsa da onu bırakmamalıydı. Kadının kulağına eğildi:
- Çocuklar kadınları yıpratırlar, değil mi? dedi.
Kadın iri gözlerini yavaşça kaldırıp ona baktı, mağazada buyruk verir gibi sakin bir biçimde:
- Ah! hayır, Mösyö Octave, dedi. Nedeni bu değil. İnsanın zamanı olmalı.
«   01   ...    34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   ...    58   »