Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - I : 56


APARTMAN - I

ÉMILE FRANÇOIS ZOLA

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 80


Kadın salonda rahibi kabul edebilmek için onu yemek odasına aldı. Ayrılırken yine sohbet için uğramasını istedi. Günleri sıkıcı ve tekdüze geçiyordu ama çok şükür, dinle uğraşmak onu oyalıyordu.
Akşam saat beşe doğru Octave Pichonlara konuk oldu. Onun elindeki kitapları masaya bıraktığını gören Marie sevinçten kıpkırmızı kesildi.
- Ah! Ne kadar iyisiniz, Mösyö Octave! Çok teşekkürler. Tam saatinde gelmeniz de ne büyük iltifat! Size önce biraz konyak vereyim, iştahınız açılır.
Onu sevindirmek için kabul etti. O gün her şey, masada hep aynı konuları geveleyen Jules ve Vuillaumelar bile, ona güzel görünüyordu. Marie arada bir mutfağa koşup rostoya bakıyordu. Bir ara mutfağa geçen Octave ocağın önünde ona sarılıp ensesinden öptü. Kadın, hiç bağırmadan veya titremeden, dönüp soğuk dudaklarıyla karşılık verdi. Bu serinlik genç adama hoş göründü.
Yemek odasına dönen Octave Jules'e sordu:
- Yeni bakan iÅŸi ne oluyor?
Memur olan adam şaşırdı. Yeni bir eğitim bakanı atanacağından haberi yoktu. Bürolarda bu işleri izlemezlerdi. Sonra hiç ara vermeden konuyu değiştirdi:
- Havalar kötü. Temiz bir pantolonla gezmek zorlaştı.
Madam Vuillaume Batignolles semtinde kötü yola düşen bir kızdan söz ediyordu.
- Hiç inanılır gibi değil, bayım. Çok iyi eğitilmiş bir kızdı. Gerçi, canı sıkıldığı için, iki kez kendini pencereden atmak istemişti.
- Pencerelere demir taktırmaları gerekirdi, diye ekledi kocası.
Yemek çok güzel oldu. Küçük bir lambanın aydınlattığı sade masada yemek boyunca Pichon ve Vuillaume bakanlık personelinden konuştular. Sözünü etmedikleri şube müdürü veya yardımcısı kalmadı. Bazan içlerinden birinin öldüğünü veya emekli olduğunu anımsayıp düzeltiyorlardı. Bu arada Chavignat adındaki memurun çok çocuk yapmasını eleştirdiler. Gelir durumunu düşünmeden bunu yapması intihar demekti. Karnı doyan Octave gevşemiş ve onlara hak vererek gülümsüyordu. Saf ve masum bakışıyla kocasının yanında oturan Marie'nin, doğal bir biçimde ikisine de servis yapması bile onu mutlu ediyordu.
Dakik olan Vuillaumelar tam saat onda kalktılar. Jules de şapkasını aldı, onları tramvay durağına kadar geçirecekti. Evlendiği günden kalan bu saygı gösterisini şimdi bir görev gibi yapıyordu. Ancak, tramvayı görünceye kadar duraktan durağa yürüdükleri için bazan Montmarte'a kadar gittikleri oluyor ve Jules iki saatten önce eve dönmüyordu.
Eşikte el sıkışıp ayrıldılar. Octave Marie'yle içeri girerken:
- Yağmur yağıyor. Jules gece yarısından önce dönmez, dedi.
Küçük Lilitte erkenden yatırıldığı için Octave hemen genç kadını kucağına aldı. Bu arada, sanki konuklarını uğurlamaktan rahatlamış ev sahibi gibi, bir yandan kahvesini içiyor, bir yandan da kadına sarılıyordu. Dar salonda vanilya kokulu bir sıcaklık vardı. Genç adam kadının çenesine küçük öpücükler konduruyordu ki kapı vuruldu. Marie hiç telaşlanmadı. Bu gelen Josserandların deli oğluydu. Karşıdaki apartmandan kaçabildiği zaman buraya gelip bu tatlı huylu kadınla sohbet etmeyi seviyordu. İkisi de pek az konuştukları halde birbiriyle bulunmaktan mutluydular.
«   01   ...    46   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   »