Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - II : 25
patronu Madam Hedouin'in çevresinde dolanan bu genç adamın niyetini sezinlediği için, ondan hoşlanmıyordu. Octave da, ne zaman patronuyla bir iş için konuşacak olsa aradan kara kuru elini uzatan bu kıza, planını bozduğu için içerliyordu.
Octave patronu elde etmek için kendine altı ay süre tanımıştı. Her sabah, kadının sakin ve soğukkanlı tavırlarını gördükçe, hiç ilerleme göstermediğini anlıyor ve acaba daha atak mı olmalıyım diye düşünüyordu. Ama Madam Hedouin'in gözüne girmeyi başarmıştı. Kadın onun kumaş beğenisini, büyük tezgâhlar ve milyonluk mallar düşleyen geniş görüşlerini beğeniyordu. Bazan kocası orada olmadığı zamanlar postayı genç adamla birlikte açıp yazışmalar konusunda onun görüşünü alıyordu. Fatura desteleri arasında elleri birbirine değiyor, rakamları söylerken solukları yüzlerini okşuyordu. Genç adam bu anlardan yararlanmayı biliyor, iyi bir satış sonrası mutlu tezgâhtar havasıyla kadına dokunuyor, böylece zayıf bir gününde onu kucaklamayı bekliyordu. Ama kadın iş konusu bitirildiğinde hemen o dingin yetkesini kazanıp ciddileşiyor, diğer çalışanlara yaptığı gibi buyruklar yağdırıyordu. Bu güzel kadın mermer sütun beyazlığındaki boynuna bağladığı erkek kravatı ve siyah korsesiyle mağazayı bildiği gibi yönetiyordu.
O sıralarda Mösyö Hedouin hastalanıp bir mevsim Vichy'deki kaplıcalara gitmişti. Octave buna sevindi, bu sayede kadının yalnız kalıp yumuşayacağını umuyordu. Ama hiçbir yumuşama veya tatlılık belirtisi göremedi. Kadın iki kat daha çok çalışıyor, herkesten önce geldiği mağazada üstüne bir toz bile değdirmeden her köşeyi dolaşıyordu. Octave bazen ona kumaş topları arasında dar bir geçitte rastladığında, acemice yana çekilirken bir an için kadının göğsüne abanıyor ama kadın kafası dalgın bir biçimde geçip gidiyordu. Böyle anlarda genç adam Gasparine'in bakışlarıyla kendisini izlediğini farkediyordu.
Ama Octave pes etmiyordu. Bazen hedefe yaklaştığına inanıp patronunun dostu olacağı günü düşlüyordu. Bu arada zaman geçirmek için Marie vardı. Ama hiçbir şey istemeden, elini uzattığı zaman sahip olabildiği bu kadın ilerde onun başına dert olabilirdi. Bu nedenle Octave onunla ilişkisini uygun bir biçimde bitirmenin yollarını düşünüyordu. Onu kabaca bırakmak yanlış olurdu. Bir sabah komşusunu yatakta ziyarete giderken, artık onu kocasına kazandırıp vicdanı rahat bir biçimde aradan çekilmeye karar verdi. Ama kadınsız kalma endişesi daha ağır bastı.
Bu arada Campardonlardaki durumu da güçleşiyor, artık yemeklerini başka bir yerde yemesi gerektiğini anlıyordu. Üç haftadır Gasparine daha sık gelip eve iyice ısınıyor, yetkesini duyumsatıyordu. Önce her akşam gelmiş, sonra öğle yemeklerinde de uğrar olmuştu. Mağazadaki görevine karşın Angele'in eğitimi veya mutfak alışverişi gibi evin tüm işleriyle ilgileniyordu. Rose her akşam kocasına söylüyordu:
- Ah! KeÅŸke Gasparine bizimle kalsa!
Ama mimar yüzü kıpkırmızı bir biçimde buna karşı çıkıyordu:
- Hayır, hayır, bu olamaz. Zaten onu nerede yatıracaksın?
Bir yandan da uygulamada çıkacak zorlukları anlatıyordu: Kuzine kendi çalışma odasını vermeleri, kendi çalışma masasını da salona taşımaları gerekecekti. Gerçi onun açısından o dar odada çalışmaktansa salon daha iyiydi ama Gasparine kendi evinde kalmalıydı; kalabalık olmaya ne gerek vardı. Octave'a dönüp:
- İnsanın rahatı iyiyse, daha iyisini aramamalı, azizim, diyordu.
Bir ara Mimar, kilise onarımı için Evreux kentine gitmek zorunda kaldı. Çalışma harcamaları umduğundan çok olunca, piskoposla görüşmesi gerekmişti.
« 01 ... 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 ... 64 »