Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - II : 28
- Kimse rahatsız etmesin istedim, diye açıkladı Octave.
Kadın başıyla onaylayınca çalışmaya koyuldular. Yaz yenilikleri iyi gidiyor, işleri artıyordu. Özellikle yünlülerde talep artışı olduğunu gören kadın içini çekti:
- Ah! Biraz daha geniş yerimiz olsaydı?
Genç adam atağa geçti.
- Ama bu kolay. Çoktandır düşündüğüm bir şeyi size açmak isterim.
Octave'ın geniş düşlemindeki düşüncesi şuydu: Yandaki Neuve-Saint-Augustin Sokağı'ndaki komşu dükkanı satın alıp mağazayı genişletmek ve daha büyük reyonlar açmak. Bunu anlatırken heyecanlanıyor, rutubetli ve karanlık dükkanlarda yapılan eski kafa ticareti küçümsüyor, kadınların lüks isteğine yanıt veren ve milyonlar kazanılan kristal saraylardan söz ediyordu.
- Bununla Saint-Roch Mahallesi'ndeki tüm rakipleri yok eder, küçük mağaza müşterilerini de kazanırsınız. Örneğin, Mösyö Vabre'ın ipekçi dükkânı sizden fazla ipek satışı yapıyor; o sokağa bakan vitrinleri yeniden düzenleyip özel bir ipek reyonu açın, beş yıl içinde adamı iflas ettirirsiniz. Ayrıca, Opera'dan Borsa'ya kadar yeni bir cadde açılması planlanıyormuş; arkadaşım Campardon bundan söz ediyordu. Bu olursa mağazanın iş hacmi on kat artar.
Madam Hedouin dirseklerini muhasebe defterine dayamış, güzel başı iki elleri arasında onu dinliyordu. Babası ve amcasının açtığı bu mağazada doğmuştu; burayı seviyor ve daha da büyümesini istiyordu. Komşu dükkânları birer birer yutan bu krallara layık mağaza düşlemi onun canlı zekâsına ve kazanma isteğine tam uyuyordu.
- Deleuze Amca asla bunu kabul etmez, diye mırıldandı kadın. Ayrıca, kocamın sağlığı iyi değil.
Onun ilgisini çektiğini gören Octave daha da heyecanlı ve tatlı bir sesle düşlerini anlattı. Bu arada, kadınların beğendiğini söyledikleri kahverengi gözleriyle onu etkilemeye ve kızıştırmaya çalışıyordu. Fakat kadında hiçbir ateşlenme olmuyor, yalnızca genç adamın düşlerine dalıp gidiyordu. Octave rakamlardan söz etmeye başlamıştı, genç bir aşık gibi bu dev mağazanın işleyişini anlatıyordu. Kadın, daldığı düşlemden uyandığında kendisini onun kolları arasında buldu. Kadının sonunda kendini bıraktığını sanan genç adam onu kanepeye yatırmaya çalışıyordu.
- Tanrım! Demek hepsi bunun içindi, öyle mi?
Kadın üzgün bir sesle bunu söylerken bir çocuğu defeder gibi ondan kurtuldu. Octave haykırıyordu:
- Evet, sizi seviyorum! Beni geri çevirmeyin. Sizinle büyük işler yapabiliriz…
Yine mağaza düşlerini anlatmaya koyuldu ama bu kez sözleri inandırıcı olmaktan uzaktı. Kadın onun sözünü kesmeden defterleri karıştırıyordu. O bitirince ayağa kalktı:
- Bunları biliyorum, daha önce de birçok erkekten dinledim. Ama sizi daha akıllı sanıyordum, Mösyö Octave. Size gerçekten acıyorum, çünkü güvenimi boşa çıkardınız. Nedense tüm genç erkekler akılsız oluyor. Böyle bir mağazada en önemli şey düzendir. İstediğiniz şeyler buradaki çalışma düzenini alt üst eder. Ben burada bir kadın değilim, çok işim var. Bunu asla yapmayacağımı nasıl anlamadınız, şaşıyorum. Birincisi bu çok aptalca bir şey olurdu; ikincisi de şu: Çok şükür buna istek duymuyorum!
Genç adam onun kızıp bağırmasını yeğlerdi. Pratik zekâlı bir kadının dingin bir sesle söylediği bu sözler onu daha çok yaraladı. Kendisini gülünç duyumsuyordu. Ama son bir kez denemek istedi:
- Bana acıyın, madam, diye kekeledi. Ne kadar acı çektiğimi görmüyor musunuz?
« 01 ... 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 ... 64 »