Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - II : 40
Adam saf yargıcın uğradığı yıkımın kendi başına gelmeyeceğinden sevinç duymuştu ve bunu paylaşmak istiyordu.
- Enişte, dedi Guelin, yine bizi kapıdan çevireceksiniz…
- Hayır, bu sefer söz. Vakit gece yarısı ama yatmışsa bile kalkar. Bakın, o bir yüzbaşının kızı; Lille tarafında bir halası var. Bu kadar temiz aile bulamazsınız. Şimdi size namus nedir göstereceğim!
Böylece iki gencin koluna girip bir araba çevirmek için yürüdü.
Bu sırada Octave arabada giderken Duveyrier'ye Mösyö Vabre'ın kalp krizini anlatıyordu; bu arada karısının bu adresi bildiğini de gizlemedi. Yargıç bir süre sustuktan sonra sordu:
- Sizce karım beni bağışlar mı?
Octave yanıt veremedi. Araba karanlık sokaklarda ilerliyordu. Eve yaklaştıklarında endişesi daha da artan Duveyrier bir soru daha sordu:
- Acaba, bu süre içinde karımla barışıp onunla ilgilensem daha iyi olmaz mı?
- Bence bu mantıklı olur, dedi Octave.
Bunun üzerine yargıç kayınbabasının hastalığına üzülme gereği duydu. Yaşlı adam korkunç çalışkan, enerji dolu biriydi; bunu da atlatırdı. Choiseul Sokağı'na geldiklerinde apartmanın önünde, kapıcı Gourd'un çevresinde kümelenmiş hizmetçileri gördüler. Eczaneye koşmuş olan Julie olanları ötekilere anlatırken söylenip duruyordu. Bu kentsoylular hastalanınca gecenin ortasında koşuşturmak onlara düşüyordu; hizmetçiler olmasa yaşlı adam şimdi yirmi kez ölmüştü. Mösyö Gourd onların taş yürekli olduğunu, zavallıya bir lavman yapmak için ellerini kirletmekten korktuklarını söylüyordu. Duveyrier'nin geldiğini görünce hepsi sustu.
- Ne oluyor? diye sordu yargıç.
- Doktor beyefendiye hardal lapası uyguluyor, dedi Hippolyte. Onu buluncaya kadar epey dolaştım.
Yukarı çıktıklarında Madam Duveyrier salona geldi. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı. Yargıç zoraki bir davranışla kollarını iki yana açıp karısını kucakladı:
- Benim zavallı karıcığım!
Kadın bu beklenmedik sevgi gösterisinden irkilip geri çekildi. Octave durduğu yerden adamın ona söylediklerini duyabiliyordu:
- Beni bağışla; böyle zor bir günde kırgınlıklarımızı unutalım. Görüyorsun, işte sana dönüyorum. Ah! Tanrı beni cezalandırdı.
Kadın yanıt vermeden sıyrıldı, Octave'ın önünde yine hiçbir şey bilmeyen kadın rolüne girdi:
- Sizi rahatsız etmek istemezdim; bu Provence Sokağı davası için ne kadar çalıştığınızı biliyorum. Ama kendimi yalnız duyumsadım, burada olmanızı istedim. Zavallı babamın kurtuluşu yok gibi. Girin bakın, doktor yanında.
Duveyrier yan odaya geçerken kadın Octave'ın yanına geldi. Genç adam ne yapacağını bilemeden piyanonun önündeki nota defterlerini okur gibi yapıyordu. Madam Duveyrier bir süre ona baktıktan sonra sordu:
- Kocam o evde miydi?
« 01 ... 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 ... 64 »