Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - II : 49


APARTMAN - II

ÉMILE FRANÇOIS ZOLA

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 81


gidişinden sonra hiçbir erkeğin ona sahip olmakla övünemeyeceğini bilmekten daha iyisi yoktu. Ve o, namuslu bir kadın oluyordu!
- Hayır, mösyö, kimseyle ilişkim olmadı. Ah! Benim konumumdaki birçok kadın yoldan çıkardı ama ben başım dik yürüyebilirim.
Kadın onu yumuşakça itip kanepeden kalktı.
- Bırakın beni. Alttaki bu ölü beni çok üzdü. Sanki tüm evde ölüm kokusu dolaşıyor.
Zaten cenaze töreni saati yaklaşıyordu. Kadın onu yolcu ederken dün sözünü ettiği likörü anımsadı. Onu yeniden içeri aldı, şişeyle birlikte iki kadeh getirip ikram etti. İçerken kadının yüzünde çocuksu bir sevinç okunuyordu. Dudaklarını şaplatıyor, şekerli ve vanilyalı şeylere bayıldığını söylüyordu.
- Bu bizi törende ısıtır.
Holde genç adam onu dudaklarından öperken gözlerini kapatıyordu. Şekerli dudakları bonbonlar gibi eriyordu.
Saat on bir olduğu halde cenaze aşağı indirilmemişti. Octave merak edip dışarı çıktı. Giriş kapısına siyah perde çekiliyor, halı seriliyordu. Hippolyte bu işleri yönetirken, kaldırımda toplanmış bir öbek hizmetçi aralarında konuşuyorlardı. Lisa, Valerie'nin yanına yeni girmiş olan yaşlı hizmetçiyi bilgilendiriyordu:
- Evet, hanımınız kurnazlık etti ama işe yaramadı. Tüm mahalleli biliyor. Kocasının sağlığı bozulmuştu; yaşlı adamın mirasını güvenceye almak için kasaptan çocuk peydahladı. Ama işte kocası hâlâ sağlam, yaşlı adamsa öldü. Şimdi velediyle sap gibi kaldı!
Yeni hizmetçi duyduklarına inanamıyordu:
- İyi olmuş, orospuluğun karşılığını almış. Zaten ben de yanında fazla kalmayacağım. Bu sabah haftaya ayrılacağımı söyledim. O velet mutfağıma kakasını yapıyordu.
O sırada Julie aşağı inip Hippolyte'e yeni buyruklar getirmişti; Lisa onun yanına koşup ağzını aradı. Sonra Valerie'nin hizmetçisinin yanına döndü:
- Aşçının dediğine göre yukarısı karışmış; hâlâ adamın parasını bulamamışlar. Bu gidişle akşama birbirlerine girerler.
O sırada Adele bakkaldan dönüyordu; Madam Josserand'ın ona buyurduğu biçimde, aldığı dört kuruşluk tereyağını önlüğünün altına gizleyip getiriyordu. Lisa ne aldığını görmek istedi, sonra onu haşladı; insan dört kuruşluk şey için bakkala gönderilir miydi? Kendisi olsaydı, ya bu cimrileri daha iyi beslenmeye zorlar yahut da onlardan önce kendisi yerdi. Evet, tereyağı, şeker, et, ne bulursa yerdi! Bir süredir diğer hizmetçiler onu başkaldırmaya kışkırtıyorlar, kız da onlara uyuyordu. Korkmadığını göstermek için, tereyağının bir kenarını koparıp hemen orada ekmeksiz yemeye başladı.
- Ben çıkıyorum, dedi Adele. Ölüyü görmek istemiyorum; sonra bütün gece düşümde ayaklarımdan çektiğini görüyorum.
O giderken diğerleri arkasından gülüştüler. Dün gece hizmetçilerin katında Adele'in karabasanları hepsini eğlendirmişti. Hizmetçiler korkudan kapıları açık yatınca, muzip bir arabacı hortlak gibi giyinip onları sabaha kadar korkutmuştu.
Cenaze levazımatçısı kapıda hazırlık yaparken, evin önünde bir el arabası belirdi. İçinde yoksul birkaç mobilya olan arabayı küçük bir çocuk itiyor, soluk yüzlü bir genç kız da ona yardım ediyordu. Karşı kaldırımda kırtasiyeciyle konuşan kapıcı hemen koşup geldi:
«   01   ...    39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   ...    64   »