Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - II : 55


APARTMAN - II

ÉMILE FRANÇOIS ZOLA

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 81


- Ama efendim, size söylediler ya. Bir konferansa gittiler.
- Konferans saat onda bitecekti. Namuslu kadınlar bu saatte evlerine dönmüş olurlar!
Adam dükkânda yine volta atmaya başladı; bir yandan da, onların suç ortağı olabileceğinden kuşkulandığı Octave'a göz ucuyla bakıyordu. Genç adam da onu belli etmeden izliyordu. Onu hiç bu kadar endişeli görmemişti. Ne oluyordu! Başını çevirince, dükkânın dip tarafında elindeki alkollü bezle bir aynayı temizleyen Saturnin'i gördü. Çocuğu yavaş yavaş alıştırmak için ona basit işler veriyorlardı. O akşam Saturnin'in gözleri tuhaf bir biçimde parlıyordu. Octave'ın arkasından süzülüp ona fısıldadı:
- Dikkat edin… Bizimki bir kâğıt buldu. Evet, cebinde bir kâğıt var… Sizinse dikkat edin.
Sonra çabucak aynanın başına döndü. Octave bir şey anlamadı. Bir süredir deli çocuk, köpeklerin içgüdüleriyle yaptıkları gibi, ona tuhaf bir yakınlık gösteriyordu. Niçin ona kâğıttan söz etmişti? Kendisi Berthe'e mektup yazmamıştı. O yalnızca genç kadına bakmakla yetiniyordu, ona bir armağan verebilmek için fırsat kolluyordu. Daha önceki deneyimlerine dayanarak bu taktiği geliştirmişti.
- Saat onu on geçiyor! diye bağırdı Auguste. Nerede kaldı bunlar?
Aynı anda hanımlar göründüler. Berthe beyaz işlemeli ve pembe ipekli şahane bir giysi giymişti. Annesi ve kız kardeşi de her mevsim yeniden onardıkları mavi ve mor ipekli giysileri içindeydiler. Madam Josserand iri gövdesiyle önden girerek, damadının boğazında hazırlanmış olan serzenişleri önlemeye çalıştı. Kadın, önemsiz bir şeymiş gibi, mağaza vitrinlerine bakarak geldikleri için geç kaldıklarını söylemekle yetindi. Yüzü bembeyaz olan Auguste bir şey söylemedi, herhalde uygun bir an bekliyordu. Fırtınayı duyumsayan anne birkaç sözle damadını yokladı ama sonunda çıkmak zorunda kaldı:
- İyi akşamlar, kızım. Uzun yaşamak istiyorsan erken yatıp uyu, olur mu?
Kadın ve kızı çıkar çıkmaz Auguste, Octave ve Saturnin'i unutup cebinden çıkardığı buruşuk bir kâğıdı Berthe'in yüzüne tuttu:
- Nedir bu?
Berthe şapkasını çıkarırken kızarmıştı:
- Ah, o mu? Bir fatura.
- Evet, bir peruk faturası! Kafanızda saç yokmuş gibi peruk takmak ne oluyor? Ama önemli olan bu değil; siz bu faturayı ödemişsiniz. Hangi parayla ödediniz?
Genç kadın iyice zor durumda kalmıştı:
- Kendi paramla, tabii!
- Sizin bu kadar paranız yok. Ya birisinden aldınız yahut da kasadan. Ayrıca, başka borçlar yaptığınızı da biliyorum. Her şeye katlanabilirim ama borca asla! Anlıyor musunuz: Borç yok!
Adamın bu bağırışında namuslu bir tüccarın borca karşı duyduğu nefret vardı. Hızını alamayıp karısının sürekli dışarda oluşunu, Paris'in dört bir yanına yaptığı gezintileri ve lüks giyinme alışkanlığını eleştirdi. Onun durumundaki bir aile kadını ipek giysilerle gece saat on birlere kadar dışarda mı olmalıydı? Böyle zevkleri olan bir kadının en az beş yüz bin frank çeyiz parası getirmesi gerekirdi. Ama o gerçek suçluyu biliyordu: Kızlarının sırtına gömlek alacak parası olmadığı halde, onları servet yemeye alıştıran annesi!
- Annemi aşağılamayın! diye bağırdı Berthe. Onun bir suçu yok, o yalnızca görevini yaptı. Ya sizin ailenize ne demeli? Babalarını öldürenler!
«   01   ...    45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   »