Ana Sayfa » Yolculamak » Apartman - II : 59


APARTMAN - II

ÉMILE FRANÇOIS ZOLA

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 81


Yemekte Octave patronunu dikkatle dinliyor, düşüncelerini hararetle destekliyordu. Özellikle, karısına karşı olan eleştirilerine katılıyordu; hatta ona yardımcı olup karısını gözetlemeyi ve rapor vermeyi üzerine aldı. Auguste bundan çok duygulandı. Genç adama, onu kaynanasının tarafında sanıp bir ara kovmayı düşündüğünü itiraf etti. Buna büyük tepki gösteren Octave Madam Josserand'dan nefret ettiğini söyleyince adamın güvenini tümüyle kazandı. Sinirli bir yapısı olan Auguste aslında iyi bir adamdı, parasını sokağa atarak ve
¯¯¯¯¯¯¯
(*) Romalılarda bereket tanrıçası.
ya namusuna dokunarak sinirlendirilmedikçe her şeye uyum gösterebilirdi. Kavgadan sonra baş ağrısı o kadar artmıştı ki bir daha kavga etmeyeceğine ant içiyordu.
- Siz hiç olmazsa beni anlıyorsunuz. Ben huzur istiyorum… Bunun dışında hiçbir şey umurumda değil; namus ve para konusu dışında, doğal olarak. Söyleyin, bu mantıklı değil mi, karımdan çok şey mi istiyorum?
Octave onun mantığını yüceltiyor ve iki adam, ipek topları devirmekle geçen o tekdüze yaşamın ne kadar tatlı olduğunda birleşiyorlardı. Onun hoşuna gitmek için Octave büyük mağaza düşlerinden bile vazgeçiyordu. Bir akşam, Madam Hedouin'e anlattığı gibi, yandaki dükkânı satın alıp büyük bir mağaza yapma düşüncesini ona da açmıştı. Zaten dört tezgâhı arasında bile başı ağrıyan Auguste ona o kadar dehşetle bakmıştı ki genç adam hemen lafı çevirip küçük esnaflığın erdemlerinden söz etmeye başlamıştı.
Günler geçiyordu, Octave dükkânda kendine iyi bir yer edinmişti. Koca ona değer veriyor, Madam Josserand bile kendisine açıktan yakınlık göstermeyen genç adamın çalışmasını beğeniyordu. Berthe'e gelince, o da Octave'a sevimli bir yakınlık gösteriyordu. Ama en iyi dostu Saturnin'di; çocuğun dilsiz sevgisi her geçen gün, Octave'ın kadına duyduğu istekle birlikte artıyordu. Deli çocuk, kız kardeşine yaklaşan başka herkese karşı düşmanca bir kıskançlık gösteriyor, dişlerini gösterip onu ısırmaya hazırlanıyordu. Ama Octave kız kardeşinin yanına gelip onu mutlu bir aşık gibi güldürdüğünde, onların istek dolu neşesi bir parça da delinin yüzünde yansıyordu. Zavallı yaratık kendi kanından olan bu kadının aracılığıyla aşkı tadıyor gibiydi. Arada bir Octave'ı durduruyor, yalnız olmadıklarından emin olmak için çevresine bakındıktan sonra, ona heyecanla Berthe'i anlatıyordu.
- Küçükken şu kadarcık elleri vardı; tombul, pembe yanaklıydı. O yerde yatmış gülerken ben onu seyretmeye doyamazdım. Yanına çömeldiğimde bana pat! pat! pat! diye tekme atardı. Oh! Ne kadar severdim o tekmeleri!
Octave böylece Berthe'in tüm çocukluğunu öğreniyordu. Saturnin'in boş beyni en önemsiz ayrıntıları bile saklamıştı: Bir gün Berthe'in parmağına diken battığında, onu parmağındaki kanı emerek iyileştirmişti; başka bir gün masanın üzerinden düştüğünde onu kucağında tutmuştu. Ama hep, büyük dram dediği, Berthe'in hastalığına dönüp geliyordu:
- Ah! Onu bir görseydiniz! Bütün gece onu bekledim. Beni tekmeyle uyumaya göndermek istiyorlardı. Ama ben yine gelip onun başında bekliyordum. Cildi o kadar beyazlaşmıştı ki ağlıyordum; soğumasın diye yokluyordum. Sonra bana ilişmediler. Onlardan daha iyi bakıyordum çocuğa; ilaçların hepsini biliyordum, o da bir tek benim elimden ilacını alıyordu. Çok acı çektiği zaman yanına yatıp onu ısıtıyordum. Ne kadar yakındık. Sonra iyileşti; ben yine odasında yatmak isteyince beni dövdüler.
Gözleri parlıyor, her şey dün olmuş gibi kâh gülüp kâh ağlıyordu. Bölük pörçük sözlerinden bu tuhaf sevginin öyküsü ortaya çıkıyordu: doktorların ölüme terk ettiği küçük hastanın başucunda zayıf aklıyla bulduğu çözüm, kalbini ve vücudunu ona vererek kurtarmak olmuştu. Bir erkek olarak duyabileceği
«   01   ...    49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   »