Ana Sayfa » Yolculamak » Benito Cereno : 10
yeri olan Lima'ya ulaşmak üzere onarılması için Concepcion'a doğru yol alabilmesini sağlayacak en iyi üç denizcisini geçici gemi subayları olarak görevlendirecekti.
Tepkisiz kalmayacak böylesine bir cömertlik hasta adamın üstünde bile etkisini gösterdi. Adamın yüzü aydınlandı; istek ve coşkuyla konuğun içten bakışlarına karşılık verdi: Gönül borcuyla ezilmiş gibiydi.
“Bu coşku efendi için kötü”, diye fısıldayan uşak, onun kolunu tutup yatıştırıcı sözler söyleyerek yavaşça kenara çekti.
Don Benito geri döndüğünde, Amerikalı ondaki umudun, tıpkı alev alev yanmaya başlayan yanaklarında gördüğü ani canlanma gibi kalımsız bir ateşe dönüştüğünü gözlemlemekten acı duydu.
Az sonra, mutsuz bir çehreyle kıç tarafa doğru bakmakta olan ev sahibi, rüzgârın hafif soluklu kımıltılarından yararlanabilmek için konuğunu, kendisine eşlik etmek üzere ortaya davet etti.
Öykü anlatıldığı sürece, Kaptan Delano, birkaç kez balta parlatıcıların ara ara baltalarla zil çalar gibi çıkardıkları seslerle irkilmiş ve özellikle bir hastanın bulunduğu geminin bu bölümünde böyle uygunsuz bir ara nağmeye nasıl izin verildiğini merak etmişti; bunun dışında, baltaların gözalıcı görünümlerine karşın onları ellerine alanların pek çekici olmayışları Kaptan Delano'nun, ev sahibinin çağrısını gönülsüzce, hatta çekinerek, daha doğrusunu söylemek gerekirse, nezaketen kabullenmesine neden olmuş olabilirdi. Bütün bunların üstüne, canlı cenaze görünümüyle acıklı bir hali olan Don Benito, zamansız bir nezaket gösterisi içinde reveranslar yaparak, konuğun yukarıya tırmanan merdivenlerden kendisinden önce çıkması için üsteledi, son basamağın her iki yanında sıra halinde oturan o ürkütücü güruhtan özel koruma ya da bekçi gibi iki kişi vardı. Kaptan Delano elinden geldiğince canlı adımlarla aralarından geçti ve onları ardında bıraktığı an, uzun mesafe koşmuş bir koşucu gibi baldırlarında endişe verici bir seyirme duyumsadı.
Ama şöyle bir bakıp da, sıradakilerin bir sürü laternacıyı anımsatan, hiçbir şeyin farkında olmaksızın, aptalca bir dikkatle kendilerini işlerine vermiş hallerini görünce, az önce kıpır kıpır içine doluşan korkuya gülmeden edemedi.
Şimdi, karşısında duran ev sahibi aşağıdaki güvertelere bakarken, hayretle daha önce üstü kapalı bir biçimde değinilmiş olan başkaldırı anlarından birine tanık oldu. Baltaların üstünde oturmakta olan üç siyahi oğlanla iki İspanyol çocuk, içinde bulaşık, bulamaç gibi bir yiyecek olan düz bir tahta tabağın dibini kazıyorlardı. Ansızın, beyaz arkadaşlarından biri tarafından söylenen bir söze öfkelenen siyah oğlanlardan biri bıçak çekti ve üstüpü didikleyicilerden birinin bundan vazgeçmesi için kendisine seslenmesine aldırmaksızın bıçağı sallayıp, çocuğun başında kanamaya başlayan bir yara açtı.
Hayretler içinde kalan Kaptan Delano bunun ne anlama geldiğini sordu. Bunun üstüne, solgun yüzlü Don Benito'dan bunun, çocuklar arasında bir eğlenceden başka bir şey olmadığı yanıtını aldı.
“Doğrusu, bayağı ciddi bir eğlence” diye karşılık verdi Kaptan Delano. “Böyle bir şey Bekâr Keyfi'nde olmuş olsa, anında cezalandırılırdı.”
Bu sözler üstüne İspanyol, Amerikalı'ya dönüp o ansızın geliveren yarı-deli bakışlarıyla baktı, sonra yeniden kötüleyip cansızlaşırken yanıtladı, “Kuşkusuz, kuşkusuz, senyör.”
Acaba, diye düşündü Kaptan Delano, bu bahtsız adam, güçle bastıramadıklarına göz yummayı ilke edinmiş o sözde kaptanlardan biri mi? Bence, yönetmekten aciz, yalnızca adı yönetici olan birini görmekten daha üzücü bir şey olamaz.
“Düşünüyorum da Don Benito” dedi ardından, oğlanların arasına girmeye çalışan üstüpü didikleyicilere bakarak, “bence, bütün Zencilerinizi, özellikle de genç olanları, ne denli yararsız işlerle olursa olsun, hatta gemiye ne olursa olsun, sürekli bir işle uğraştırmanız yararınıza olur. Örneğin, benim küçük ekip
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 ... 51 »