Ana Sayfa » Yolculamak » Bizans : 06
SPIRIDION. - Görüş sorunu! (Birbirlerine bakarak gülümserler.) Kutsal imparatordan ne haber?
LASKARIS. - Sur üzerinde savaşıyor, fakat askeri yok.
SPIRIDION. - Acınacak durumdur böyle güçsüz direnme!
LASKARIS. - Belki biraz gülünçtür de. Bizans alaylarının çoğu darmadağın kaçıştı. Askerler hep başı bozuk urbası giyiyor, silahlarını toprağa gömüp meyhanelere üşüşüyor, gecenin ne doğuracağını orada bekliyorlar. İmparatorun buyruğunu artık yalnızca bir avuç Cenevizli dinliyor.
SPIRIDION. - Cenevizli para için her şeyini verir!
LASKARIS. - Zaten kutsal imparator aklına şu tuhaf düşünceyi koymuş: biz imparatorluk denizcileri Cenevizli zındıklarla bir safta, surlar üstünde dövüşecekmişiz. Biz gerçi deniz savaşına can atarız ama, haşmetlinin artık ne denizi ne gemisi yokmuş, buna kim ne diyebilir? Söz aramızda, son zamanlarda zevksiz bir insan olduğunu gösteren ulu imparator, şimdi eski çağlardaki kahramanlara öykünerek sur üzerinde dövüşken bir koç gibi dolaşmaktan çocukça hoşlanıyor. Bizden beklediği de, salt gelecekte bir gün, açlıktan soluğu kokan bir tarihçi onun için: “Konstantin bir kahramandı!” yazacak diye kendimizi parçalatmamız ve kentin yıkıntıları altına gömülmemizdir! Bugünkü uygarlık çağında böyle bir şeyin olabileceğine insan inanamıyor.
SPIRIDION. - Yüz binlerin canını ve bir dünya kentinin yazgısını tehlikeye sürüklemek, aslında parlak bir zekâya sahip olan Konstantin için acınacak bir sapıklıktır. Çünkü, bir de mantığın ne dediğine bakalım! Bizans bizim yurdumuz, yani oturduğumuz yerdir. İçinde yaşamamıza yarar. Demek ki, kent, yaşama amacına hizmet eden bir araçtan başka bir şey değildir. Amacı araca, halkı kente, yaşamı yurda feda etmek, bu mantığı tokatlamaktır. Çünkü Mehmet kendisine boyun eğenlere karşı yüce yüreklidir, fakat inatçı ve boş savunmalarla hırslandırılırsa hıncı öldürücüdür.
LASKARIS. - Hem bu iş yalnızca ücretli askerlerin ve halkın yaşamıyla ilgili olsa neyse. Ama insan en kibar Bizans ailelerinin de tehlikede olduklarını düşünecek olursa…
Öncekiler, MURZAFOS, bezirgân.
MURZAFOS, bezirgânla arkadan girer, derince eğilerek selam verir. - Ey parlak yüzlü, yüce yürekli Spiridion efendimiz, kerem et, beni dinle!
SPIRIDION. - Kutsal saray koltuk meyhanesi mi oldu ki, böyle ayaktakımı dilediği gibi girip çıkıyor? Heeey, korumanlar!
MURZAFOS. - Devletli efendim, ilgini esirgeme, bir yol yüzüme bak, beni tanımak iyiliğini yap. Ben senin en bağlı, en güçsüz kulun Murzafos'um.
SPIRIDION. - Evet, sen bezirgânlar loncasının kâhyasısın. Burada işin ne senin?
MURZAFOS. - Devletlimin yüce sarayına bir dizi inci götürmek cesaretinde bulundum, su içinde beş yüz altın değeri olan bir dizi inci. Ve şimdi katına yüz sürerek onu değersiz bir armağan diye kabul etmeni yalvarmaya geldim, yüce yürekli efendim.
SPIRIDION, Laskaris'e. - İzninle, resmî iş. (Murzafos'a.) Açık konuş!
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 ... 54 »