Ana Sayfa » Yolculamak » Bizans : 12
ZENOBIA. - Mehmet güce karşı savaş açmışsa da güzellik önünde boyun eğmektedir.
IRENE. - Bıktım senin o Dodona deyişinden. (1) Açık konuş biraz!
ZENOBIA, bir mektup uzatır. - Bu mektubun dili açıktır işte!
IRENE. - Kim yollamış onu?
ZENOBIA. - Sultan.
IRENE. - Hele şükür! (Mektubu koklar.) Ne sıcak, mis kokuyor. (Açar.)
ZENOBIA. - İki yıl önce Türk olan kardeşim getirdi. Ekmek satıcısı olarak sokulmuş kente.
IRENE, mektubu okur. - En dilber düşmanıma! Sultan Mehmet, Konstantin'in kentine amansız bir fatih gibi girecektir. Mehmet, imparator sarayındaki hazinelerden çok imparatoriçenin bahçesinde açan güllerin özlemini çekiyor. (Zenobia'ya seslenir.) Zenobia, bu pagan pek kendini beğenmiş!
ZENOBIA. - Onu hoş görmelisin, haşmetli kadınım. Savaş patırtıları arasında yetişmiş, saray eğitimini pek üzerine mal etmemiştir. Genç, ateşli, askerce serttir o, fakat bunun yanında sevecen, mert yürekli ve sevdalı yaratılıştadır.
IRENE, üzünce kapılarak. - Hareminde yüz kadın var diyorlar, öyle mi?
ZENOBIA. - Odalıklarının sayısı yüz artacak demektir, haşmetli kadınım.
IRENE, okur. - “Irene'nin hoşlandıkları, son saldırı anında imparatoriçenin sarayına çekilsinler, Mehmet'in sözü onları koruyacaktır.”
ZENOBIA. - Bun öğrenmemiz kötü olmadı!
IRENE. - Onu ilk kez bundan iki yıl önce gördüm. Boğazda bir gezinti yapıyorduk. Asya kıyılarının tatlı sularına yakın… Altın çektirmede imparatorun yanında oturuyordum… Utçular ut çalıyorlardı ve ben şimdi nasılsam o zaman da öyle tasalı ve bungundum… Kıyıdaki selviler arasından birden bire parlak bir atlı kafilesi gözüktü… Oydu. Mehmet, yirmi kadar pagan şehzade kardeşiyle… Arap küheylanlarının üstünde soylu bir rahatlık ve şahane bir kurumla, eldivenli yumruklarında birer doğanla oturuyorlardı… İpek tüylü kaplanların, oyunu da yaman ve şahane olan korkunç güzellikteki bir kafilesiydi bu… Sonra alevli gözleri, kendisine Bizans imparatoru dedirten yanımdaki soluk yüzlü adama ilişince, cüceyi süzen devin gözündeki alayla parladı… Çalgımız, kartal yaklaşırken serçe cıvıltısını nasıl keserse öyle sustu ve biz sıkıcı bir sessizlik içinde yolumuzu sürdürdük… Üstümüzde gökyüzü kanlıydı ve ateşli bulutların geçişi boğazın sularını da kan rengine boyamıştı…
ZENOBIA. - Anımsıyorum, imparatoriçem! Bizanslı erkeklerin yüzleri soluktu, fakat kadınların yüzleri alev saçıyordu!
IRENE. - O günden beri çevremde dönüştüren sünger yürekli kuklalar nasıl canımı sıkıyorlar! Yetişir! Lizander nerede?
ZENOBIA. - Hemen gelecek, haşmetli kadınım, onunla birlikte yargıç Krates de gelecek. Yaralı askerlere yardım için düzenlediğimiz eğlencenin programını hazırlamışlar… (Gülümseyerek) Eğlence adada mı olacak?
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 ... 54 »