Ana Sayfa » Cumhuriyet Gazetesi Salı Kitapları » Bozkırda (Öyküler) : 01


BOZKIRDA (ÖYKÜLER)

MAKSİM GORKİ

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 104


Bozkırda (Öyküler), Cumhuriyet Dünya Klasikleri Dizisi'nde Sn. Ataol Behramoğlu'nun izniyle basılmıştır.
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Haziran 2000
Rusçadan Çeviren: Ataol Behramoğlu


BOLES

Tanıdıklarımdan biri bana şu hikâyeyi anlattı bir gün:
Moskova'da öğrenciyken, “malûm kadınlar”dan biriyle, anlarsın ya, komşuluk etmek zorunda kalmıştım. Tereza adında bir Polonyalıydı. İri-yarı, kömür küfesinden çıkmış gibi kara bir kadındı. Birbirine bitişik kaşları, baltayla yontulmuşcasına kaba saba bir suratı vardı. Karanlık gözlerinin hayvanca parıltısından, kalın ve gür sesinden, külhani tavırlarından, satıcı kadınlara benzer iri gövdesinden ürkerdim… Ben tavan arasında oturuyordum. Onun kapısı da tam benimkinin karşısındaydı. Kadının evde olduğunu bildiğim zamanlar kapımı hiç açmazdım. Gerçi evde bulunduğu yoktu pek. Arada bir merdivenlerde ya da avluda karşılaştığımızda, yüzüme bakarak, bana yırtıcı ve arsızca gelen bir tavırla gülümserdi. Çok kez fitil gibi sarhoş, saçı başı darmadağın bir halde rastlardım ona. Bu sırada gözleri kayar, yüzüne her zamankinden daha çirkin bir gülümseme yayılır:
- İyisiniz inşallah bay öğrenci! derdi. Arkasından da nefretimi büsbütün artıran aptalca kahkahalar atardı. Bu gibi karşılaşmalardan ve selamlaşmalardan kurtulmanın tek çaresi evden ayrılmaktı. Fakat penceresi geniş bir görünümü kucaklayan şipşirin bir odam vardı. Sokağımız da çok sessizdi… Sıkıyordum dişimi.
Bir sabah yatağıma uzanmış, üniversiteye gitmemek için birtakım bahaneler bulmaya çalışarak yatarken, birdenbire kapının açıldığını ve iğrenç Tereza'nın o kalın sesiyle:
- İyisiniz inşallah bay öğrenci!.. diye seslendiğini işittim.
Kadının sıkıntılı yüzünde yalvaran bir anlatım vardı… Tuhaf, alışılmadık bir şeydi bu.
- Ne istiyorsunuz? dedim.
- Şey… efendim… Sizden bir dileğim vardı da… Artık ne kadar zahmetse…
Yattığım yerden:
“Numara yapıyor!” diye düşündüm. “Sıkı dur Yegor! Seni yoldan çıkarmak istiyor bu canavar…”
Kadın yalvaran bir sesle, ezile büzüle sözlerini tamamladı:
- Şey… Memlekete bir mektup yazdırmak istiyordum da…
İçimden:
“Hay Allah kahretsin! Çattık!” diye düşündüm, kalkıp masanın başına geçtim, bir kâğıt çekip:
- Şuraya geçin, oturun ve söyleyin… dedim.
Tereza içeri girdi, sandalyenin bir kıyısına ilişti, suçlu suçlu yüzüme bakmaya başladı.
- Evet… Mektup kime yazılacak?
- Varşova yolu üzerindeki Sventsyan kentinde Boleslav Kaşput'a.
- Peki… Söyleyin bakalım…
- Sevgili Bolesim… Canımın içi… Benim biricik sevgilim… Meryem Anamız seni korusun! Altın yüreklim… Mahzun kumruna, Terezana niçin çoktandır mektup yazmıyorsun?..
Az kalsın basıyordum kahkahayı. Bir metre yetmiş beş santim boyunda, yumruğu bir batman ağırlığında, ömrü boyunca baca temizleyip bir kez olsun yıkanmamış gibi kapkara suratlı bir mahzun kumru!..
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   ...    41   »