Ana Sayfa » Yolculamak » Bozkırda Bir Kral Lear : 14
XI
Belli günde, altı doru at koşulu, dört kişilik büyük aile arabamız çalımlı çalımlı gelip evimizin ana kapısında durdu. Arabayı şişman, kır sakallı baş arabacımız Alekseyiç sürüyordu. Harlov'un böyle önemli bir işe girişmesi, bizi törene çağırması, anneme dokunmuştu. Bunun için bu gösterişli arabanın koşulmasını, benim de, Suvenir'in de bayramlık giysilerimizi giymemizi istedi; belliydi ki “protegé”sine (*) saygı göstermek istiyordu. Kvitsinski'yse her zaman frak giyer, beyaz boyunbağı takardı. Suvenir yol boyunca, bir papağan gibi hiç arasız gevezelik etti durdu, kıs kıs güldü. Kardeşinin kendisine de bir şey verip vermeyeceği üzerine konuştu. Aynı zamanda da onu “kaba herif, taş yürekli adam” diye niteliyordu. Sonunda asık yüzlü, titiz bir adam olan Kvitsinski dayanamadı, güçlü Leh ağzıyla:
- Bu boş laflardan usanmadığınız mı daha? dedi. “Hiç kimseyi ilgilendirmeyen” (bu sözleri çok severdi) saçmaları söylemeden konuşamaz mısınız?
Suvenir'in canı sıkıldı:
-Şindik, şindik, dedi, şaşı gözlerini arabanın penceresine dikti.
Aynı hızla koşan atlar, çeyrek saat geçmeden yepyeni, incecik koşumların altında henüz terlemeye başlamışlardı ki, Harlov'un çiftliği göründü. Arabamız, ardına dek açık duran ana kapıdan avluya girdi. Atların birinin üzerinde oturan arabacı çocuk (pek küçücüktü, ayakları atın yarı gövdesine kadar ancak geliyordu) son olarak incecik bağrışıyla yumuşak eyerin üzerine sıçradı, yaşlı Alekseyiç, dirseklerini gererek kollarını kaldırdı. Hafifçe “Brrrr!'' sesi işitildi, arabamız durdu. Bu sefer hiçbir köpek bizi havlayarak karşılamadı. Avludaki, önleri açık gömleklerinin altından kocaman karınları görünen çocuklar da kaşla göz arasında yitivermişlerdi. Harlov'un güveysi, bizi kapı eşiğinde bekliyordu. O sırada ilk gözüme çarpan şey, Hamsin Yortusu'nda olduğu gibi, eşiğin iki yanında duran küçük kayın ağaçları oldu. Suvenir, arabadan inerken burnundan:
- Amma da gösteriş ha, diye söylendi.
Gerçekten ortalıkta bir tören havası esiyordu. Harlov'un güveysi, saten düğümlü bir kadife boyunbağı takmış, dapdaracık bir siyah frak giymişti. Arkasında duran Maksimka'nın saçları ekmek şırasıyla o kadar ıslatılmıştı ki, yere damlalar düşüyordu. Odaya girdik. Odanın ortasından Martin Petroviç'in yükseldiğini gördük (burada yükselmek sözünü kullanmak yerindedir, çünkü gerçekten bir dağ gibi yükseliyordu). Suvenir'le Kvitsinski, bu dev vücudu görünce neler duyumsadılar bilmiyorum, ama ben güçlü saygıya benzer bir şey duydum. Martin Petroviç kara, dik yakalı, eski kurşuni bir kazakin giymişti; belki de 1812'de giydiği gönüllü üniformasıydı bu. Göğsünde bir tunç madalya parlıyor, yanında bir kılıç sallanıyordu. Sol eliyle kılıcın kabzasına dayanıyor, sağ eliyle kırmızı çuha kaplı masaya dayanıyordu. Masa üzerinde, iki yazılı kâğıt vardı. Harlov, kımıldamak şöyle dursun soluk bile almıyordu. Duruşunda büyük bir önemlilik, sınırsız, kuşku duyulmaz gücüne karşı büyük bir güvenme vardı. Bizi şöyle hafifçe selamladı, kısık bir sesle, “Buyurun!” diye mırıldandıktan sonra sol elinin işaret parmağıyla yandaki bir sürü iskemleyi gösterdi. Konuk odasının sağ duvarı önünde bayramlık giysilerini giymiş olan iki kızı duruyordu: Anna'nın üzerinde sarı ipek kuşaklı, yeşil leylak rengi bir giysi vardı; Evlampiya, gelincik rengi kurdeleli pembe bir giysi giymişti. Yanında yeni üniformasını giymiş Jitkov duruyordu. Yüzünde her zamanki budalaca görünüş, gözlerinde hırslı bir bekleyiş, tüylü yüzünde de her zamankinden daha çok ter damlası vardı. Konuk odasının sol duvarının yanında, tütün rengi eski bir cüppe giymiş bir papaz oturuyordu. Sert, kirli kahverengi saçları, yorgun, üzüntülü gözleri olan, yaşlı bir adamdı. İri, nasırlı ellerini, ağır ağır dizlerine vuruyordu. Bir de cüppesinin altından parlak çizmeleri görünüyordu. Bütün bunlardan çetin, hoş geçmeyen bir yaşam sürdüğü anlaşılıyordu. Yoksuldu, cemaati çok azdı. Yanında ufak tefek, şişmanca, solgun yüzlü, hırpani kılıklı, kısa kollu, kara gözlü, kırpık bıyıklı polis komiseri oturuyordu; yüzünde neşeli, ama kötü bir gülümseme okunuyordu; yaman bir rüşvetçi olduğu söyleniyordu; kendisine zorba adı bile
« 01 ... 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 ... 48 »