Ana Sayfa » Yolculamak » Bozkırda Bir Kral Lear : 19
Avukat da çok içmişti, ama şarap, onun ciddiliğini artırıyordu. Birdenbire kalın sesiyle:
- Martin Petroviç, dedi, ya gerçekten bu bey doğruyu söylediyse? Siz büyük bir işe giriştiniz. Ama Tanrı saklasın, ödemeleri gereken minnet borcuna karşılık ya size bir oyun oynarlarsa?
Ben iki kızkardeşi yandan gizlice, şöyle bir süzdüm. Anna, gözlerini dört açıp avukata iğneler gibi dikmişti. Yaşamımda bundan daha kötü, daha yılanca, bütün bu kötülüğüne karşın daha güzel bir yüz görmemiştim!
Evlampiya başını çevirdi, kollarını göğsünde çaprazladı. Dolgun, gül rengi dudaklarında her zamankinden daha aşağı gören bir gülümseme belirmişti. Harlov, kalkıp ağzını açtı, ama bir türlü sesi çıkmıyordu… Birdenbire yumruğunu masaya öyle bir indirdi ki, odada bulunan her şey gürültüyle yerinden oynadı, şıngırdadı.
Anna, ivedi ivedi:
- Baba, dedi, bizi tanımıyorlar, bunun için de anlamıyorlar. Siz de boşu boşuna öfkelenmeyin. Öfkelenmek size yaramıyor. Yüzünüz bir tuhaf oldu.
Harlov, Evlampiya'ya bir baktı. Yanındaki Jitkov, kendisini dürttü ama Evlampiya gene de hiç istifini bozmadı. Harlov, boğuk bir sesle:
- Teşekkür ederim Anna kızım, dedi. Sen benim zeki kızımsın. Sana da, kocana da güveniyorum.
Slötkin, bir daha vızıldadı; Jitkov göğsünü kabarttı, hafifçe ayağını yere vurdu. Ama Harlov, onun bu çabalamalarını görmedi, çenesiyle de Suvenir'i göstererek sözlerini sürdürdü:
- Benimle alay etmek bu serserinin hoÅŸuna gidiyor.
Sonra da avukata dönerek:
- Siz beyefendi, Martin Harlov hakkında yargıya varacak denli olmadınız daha. Memursunuz ama sözleriniz pek saçma. Aslında iş olupbitti. Kararımdan dönmem… Hadi hoşça kalın, ben gidiyorum, şimdiden sonra burada ev sahibi değil, konuğum. Anna, artık ev sahibi sensin, beyleri istediğin gibi ağırlarsın. Ben odama çekiliyorum, yeter artık!
Martin Petroviç bize arkasını döndü, bir söz söylemeden yavaş yavaş odadan çıktı.
Ev sahibinin birdenbire gidişi eğlentimizi bozmuştu. Aslına bakılırsa iki ev sahibi hanım da çok geçmeden çekildiler. Slötkin, bizi alıkoymak için boşu boşuna çalışıyordu. Komiser, avukata yersiz içtenliği için sitem etti.
O da:
- Ne yapayım, dedi, vicdanım söyletti.
Suvenir bana dönüp mırıldandı:
- Mason olduğu nasıl da belli.
Komiser:
- Vicdan mı? dedi. Biliriz sizdeki vicdanı. O da Tanrı'nın biz günahlı kullarına verdiği vicdan gibi cebinizde durur.
Bu sırada papaz, şölenin sona erdiğini anlayarak ayağa kalkmıştı, ama gene de birbiri ardınca bir şeyler atıştırmaktan geri kalmıyordu. Slötkin biraz sertçe:
« 01 ... 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 ... 48 »