Ana Sayfa » Yolculamak » Bozkırda Bir Kral Lear : 38
Bunu bile yapmak elinizden gelmedi. Siz Vladimir Vasilyeviç'le boy ölçüşecek adam değilsiniz ki aslında! Hem de ona “Volodka!” derdiniz. Sizin için Volodka olur mu hiç? O bay Vladimir Vasilyeviç Slötkin'dir, çiftlik sahibidir, beyefendidir. Ya sen kim oluyorsun?
Korkunç bir kükreme, Suvenir'in sözünü kesti… Harlov, dayanamamış, patlamıştı. Sıktığı yumruklarını yukarı kaldırdı. Yüzü mosmor kesildi, çatlak dudakları köpürdü, kızgınlığından titredi, madeni sesiyle:
- Ocak mı diyorsun! dedi. İlenç mi, diyorsun! Yok, onlara ilenmeyeceğim! İlenç onlara vız gelir! Ama yıkacağım ocaklarını! Benim ocağım olmadığı gibi onların da olmasın! Martin Harlov'u görsünler! Gücüm hâlâ tükenmedi! Benimle nasıl alay edileceğini öğrensinler! Ocakları kalmayacak!
Donakaldım. Hiç böyle ölçüsüz bir öfke görmemiştim. Karşımda duran bir insan değil, yabanıl, yırtıcı bir hayvandı! Donakaldım. Suvenir ise korkusundan masanın altına saklanmıştı.
Harlov son olarak, “Evleri olmayacak!” diye bağırdı. Odaya giren başuşakla çamaşırcı kadını devirircesine iterek evden dışarı fırladı… Avludan bir top gibi yuvarlana yuvarlana geçti, kapının ardında yitip gitti.
XXV
Annem, başuşak kendisine kaygılı bir tavırla Martin Petroviç'in hiç beklenmeyen bu yeni davranışını söylediği zaman çok kızdı. Başuşak bu gidişin nedenini gizlemek yürekliliğini gösteremedi. Ben de onun sözlerini doğrulamak zorunda kaldım. Annem içeri girip önünde yaltaklanan, elini öpmeye bile hazırlanan Suvenir'e:
- Hep sen, diye bağırdı, her şey şu zehirli dilinden çıkıyor!
Suvenir, kekeledi, ellerini arkaya atarak:
- Lütfen şindik, şindik… dedi.
Annem öfkeyle:
- Biliyorum senin şindik, şindikini, dedi.
Onu kovdu, sonra zili çaldı, Kvitsinski'yi çağırdı, arabayla Yeskovo'ya gitmesini, ne pahasına olursa olsun Martin Petroviç'i bulup getirmesini buyurdu. Sözlerini “Onu almadan gelmeyin!” diye bitirdi. Asık yüzlü Kvitsinski, sessizce başını eğdi; bir şey söylemeden çıktı.
Odama döndüm, yeniden pencere önüne oturdum. Olup bitenleri uzun zaman düşündüm. Şaşkınlık içindeydim. Evindekilerin bütün aşağılamalarına katlanan Harlov, Suvenir gibi önemsiz bir adamın alaylarına, iğnelemelerine nedense dayanamamış, çileden çıkmıştı, bunu bir türlü anlayamıyordum. Kimi zaman küçük görünen bir insanın ağzından çıktığı zaman bile boş bir sitemde nasıl da dayanılmaz bir acılık olduğunu henüz bilmiyordum… Suvenir'in ağzından çıkan pek tiksindiği Slötkin adı, barut içine düşen bir kıvılcım olmuştu. Harlov'un ağrıyan yeri bu son iğneye dayanamadı.
Aradan bir saat geçtikten sonra arabamız avluya girdi. Ama içinde yalnız kahyamız oturuyordu. Annemse “Onsuz gelmeyin” demişti. Kvitsinski, hızlı hızlı arabadan atladı, sahanlığa koştu. Yüzünde bir şaşkınlık vardı, bu da onda hemen hiç görünmeyen bir şeydi. Hemen aşağı indim, onun arkasından salona girdim.
Annem:
- Eh, nasıl? Getirdiniz mi? diye sordu.
- Hayır, getirmedim, getiremezdim.
« 01 ... 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 »