Ana Sayfa » Yolculamak » Çin Öyküleri : 10
yazarın oturduğu Pekin kentinde geçer; 15 öykü, yazarın uzun zaman kaldığı Snensi eyaletinde, 8'i de iyi tanıdığı Kansu eyaletinde geçer. Buna karşılık, toplamda Yünnan'da geçen hiçbir öykü yoktur; Kui-chou ve Hunan'dan söz eden birer, Chekiang, Kiangsi ve Kuangtung bölgelerinden söz eden ikişer öykü buluyoruz; buraları, öyle anlaşılıyor ki, yazar hiç görmemiştir. Başka toplamlarda da durum böyledir; yazarın bildiği, tanıdığı yerlerden söz eden öyküler hep sayıca daha çoktur (örneğin Sunglar döneminden “İ-chien-chih” adlı toplamda Kiangsi eyaletinde geçmiş öyküler daha çoktur); yani, her toplamda bir eyalet ötekilere bakarak, açıkça üstün bir durumdadır. Demek ki yazarlar yaşadıkları ya da bildikleri, memur olarak bulundukları eyaletlerde işittikleri öyküleri yazmışlardır. Çoğu kez doğrudan doğruya: “Bu öyküyü, filân yerde falanca beyden işittim,” diye yazarlar.
Buna göre öykücüler, çağdaş anlamıyla “yaratmıyorlar”. Bunun içindir ki, öykülerin içine, birçok masal konuları da girmiştir: Bunlar, yazarların bir nedenle duymuş oldukları masallardır; öykücüler bunları öyküye uyacak biçimde işledikten sonra, uygun yere sokarlar.
Çoğu kez öyküye yazarın beğenisini belirten bir söz eklenmiştir. Bu, tarih yapıtlarında her zaman başvurulan bir yöntemin yansılanmasıdır; tarihçiler, kitaplarına resmî tutanaklardan, sicillerden parçaları alır, ama bunları hiçbir zaman değiştirmez (yalnızca kısaltabilirler), ancak sonlarına ayrıca kendi düşüncelerini -bunlar çoğu kez ahlaksal nitelikteki görüşlerdir- eklerler. Öykücü de, öyküsüyle gerçek, nesnel bir haber aktarıyormuş ve buna kişisel, öznel düşüncesini ekliyormuş izlenimini uyandırmak ister.
4
Bu kitaptaki öyküler için kimi notlar
Bu kitaptaki öyküleri Hayrünnisa Boratav'la sürekli, ortak bir çalışma sonunda, doğrudan doğruya Çince'den çevirdik. Almanca'dan Türkçe'ye çevirdikten sonra da Çince metinlerle karşılaştırmayı, deyiş ve anlatım özellikleri bakımından öyküleri yeni baştan işlemeyi savsaklamadık. İlk öykü dışında, öykülerden hiçbiri, şimdiye dek herhangi bir Avrupa diline çevrilmemiştir. Adı geçen bu tek öykü de çevrilirken Çince metinde olmayan öyle çok şeyler eklenmiş ve metinde dil bakımından güç görülen öyle çok yer atlanmıştır ki, okuduğumuz öyküye (A.von Rottauscher: Der Pantoffel der kleinen Yen-ş dschi; Viyana,1940) Çince'den yapılmış bir çeviri değil, bir Çin öyküsündeki konunun Almanca olarak yazılmış biçimi diye bakmak daha doğru olur.
Biz çevirilerimizde olanak ölçüsünde metne bağlı kalmaya çalıştık; yani, ancak açıklayıcı kimi sözcük ya da terimlerin eklenmesiyle anlaşılabilecek olan parçalar dışında, metinden hiç ayrılmadık. Ama, notlardan elden geldiğince kaçınmak istediğimizden, örneğin memur unvanları ve benzerleri gibi tümüyle Çin'e özgü olan terimler için, Çince'deki anlamına en yakın bir Türkçe karşılığını kullanmakla yetindik. Çeviri geniş bir okur kitlesi düşünülerek yapıldığında, bu yöntem Avrupa'da da her zaman kullanılmaktadır.
Birçok öykünün asıl kahramanı “bilgin”dir; bundan başka yine öykülerin çoğunda, “sınavlar” büyük bir rol oynar. Bunlarla ilgili birkaç söz söylemek, sanırım yararlı olacaktır. Eski Çin'de “bilgin” deyince, devlet sınavlarını vermiş olan adam anlaşılır. Bu sınavlar toplumun onurlu sınıflarından olanlara açıktır. İlk sınav adayın doğduğu bölgenin ilçe merkezinde, ikincisi il merkezinde, üçüncüsü hükümet merkezinde, sonuncusu da sarayda yapılır. Aday, bir sınavdan geçmeden sonrakine giremez. Her sınavda ancak sınırlı sayıda aday sınavı kazanabildiğinden sınavı bir kez ya da birkaç kez kazanamamak bir ayıp sayılmazdı. Sınavların kazanılması, en aşağısından en yükseğine dek bütün memurluk
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 ... 57 »