Ana Sayfa » Yolculamak » Değirmenimden Mektuplar - I : 14
çığlık koptu ve kıvrım kıvrım bize doğru yükseldi. O anda, sanki işittiğimiz bu çığlığa eşlik ediyormuş gibi, başlarımızın üzerinden aynı yönde bir yıldız aktı.
Stéphanette yavaşça:
- Bu ne? diye sordu.
- Cennete giden bir ruh, hanımcığım! dedim ve istavroz çıkardım.
O da istavroz çıkardı ve bir süre, başı yukarda, kendi dünyasına daldı. Sonra bana:
- Sizler hep büyücüymüşsünüz, sahi mi, çoban? diye sordu.
- Yalan, hanımcığım. Ama biz burada yıldızlara daha yakınız. Gökyüzünde neler olup bittiğini ova halkından daha iyi biliriz.
O, çenesini eline dayamış, kendisini saran postun içinde göksel bir çoban gibi, hep yukarıya bakıyordu.
- Nasıl da çok! Nasıl da güzel. Hiç bu denli çok yıldız görmemiştim… Adlarını bilir misin, çoban?
- Bilirim, hanımcığım… Bakın, tam bizim üstümüzdeki Saint-Jacques yolu (Samanyolu), Fransa'dan kalkar, dosdoğru İspanya'ya gider. Bunu, Araplara sefer açtığında, babayiğit Charlemagne'a yolunu göstersin diye Galiceli Saint-Jacques çizmiştir (*). Daha ötede, pırıl pırıl dört dingiliyle, Ruhların Arabası'nı (Büyük Ayı) görürsünüz. Önünden giden üç yıldız, Üç Hayvanlar'dır, üçüncünün tam karşısındaki şu küçük yıldız, Arabacı'dır. Bakın, her yandan dökülen şu yıldız yağmurunu görüyor musunuz? Bunlar, Tanrı'nın cennetine kabul etmediği ruhlardır… Biraz daha aşağıda Tırmık ya da Üç Krallar (Orion) var. Bu, bizim gibi çobanların saatidir. Yalnızca bir bakıvermekle, şimdi saatin on ikiyi geçtiğini anlarım. Biraz daha aşağıda, hep güneye doğru, yıldızların meşalesi olan Milanolu Jean parlar (Sirius). Bu yıldız hakkında, bakın çobanlar ne anlatır. Sözde bir gece, Milanolu Jean, Üç Krallar ve Civciv Kümesi (Ülker), dostlarından bir yıldızın düğününe çağrılmışlar. İvecen olan Civciv Kümesi, hepsinden önce kalkmış, yukarıki yola düzülmüş. Bakın, yukarıda, gökyüzünün ta dibinde… Üç Krallar, daha aşağıdan gitmişler ama ona yetişmişler. Ama çok geç uyanan tembel Milanolu Jean, pek geride kalmış; öyle öfkelenmiş ki durdurmak için onlara sopasını fırlatmış. Bunun için Üç Krallar'a Milanolu Jean'ın sopası da derler… Ama bu yıldızların en güzeli, bizimkidir, hanımcığım. Çoban Yıldızı'dır. Şafakta sürüyü ağıldan çıkardığımız zaman bizi o aydınlatır. Akşamları dönüşte yolumuzu o gösterir. Ona Maguelonne da deriz. Güzel Maguelonne, Provencelı Pierre'in (Zühal) peşinde dolaşır ve her yedi yılda bir onunla evlenir.
- Nasıl? Yıldızlar da evlenir mi, çoban?
- Elbette, hanımcığım.
Kendisine bu düğünlerin ne olduğunu anlatmaya başlarken, taze ve nazik bir şeyin hafifçe omzuma yaslandığını duyumsadım. Bu, onun uykuyla ağırlaşmış, kurdelenin, dantelanın ve dalgalı saçlarının o güzel hışırtısıyla bana yaslanan başıydı. Böylece, gökyüzünde doğan günün sildiği yıldızlar sararıp soluncaya dek kıpırtısız kaldı. Ben de onun uyumasına bakıyordum. İçimden biraz sarsılmıştım ama, bana hep güzel düşünceler esinlendiren bu parlak gece, beni yine kötülükten korudu. Çevremizde yıldızlar, büyük bir sürü gibi uysal, sessiz yürüyüşlerini sürdürüyordu. Kimi anlar, benim de bu yıldızlardan en ince ve en parlağının, yolunu şaşırarak, uyumak için gelip omzuma konduğunu düşlediğim oldu…
ARLESLI KIZ
« 01 ... 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 ... 42 »