Ana Sayfa » Yolculamak » Değirmenimden Mektuplar - II : 01
Bu kitabın (Lettres de Mon Moulin) hazırlanmasında, M.E.B. Fransız Klasikleri dizisinde yayınlanan birinci baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.
Çeviren: Sabri Esat Siyavuşgil
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Eylül 2000
Paris'i bırakıp gitmeden birkaç gün önce bir ekim sabahı tam sofradayken, üstü başı lime lime, toz toprak içinde, çarpık ayaklı, beli bükük, uzun bacaklarıyla tüyü dökülmüş leylek gibi titreyen yaşlı bir adam eve çıkageldi. Bu, Bixiou idi. Ya Parisliler… Sizin Bixiounuz; o afacan ve sevimli Bixiou; yergileriyle, karikatürleriyle on beş yıldan beri sizi öylesine eğlendiren o azgın alaycı… Ah zavallı, meğer ne hallere girmiş! İçeriye girerken şöyle bir sırıtmasaydı, dünyada tanıyamazdım.
Bu ünlü ve şom ağızlı şakacı adam, boynu bükük, bastonu klarnet gibi ağzında, odanın ortasına dek yürüdü ve üzgün bir sesle:
- Zavallı köre acıyın! diyerek masama çarptı. Öykünmesi öyle başarılıydı ki, gülmekten kendimi alamadım. Ama o, pek soğukkanlı:
- Şaka yapıyorum sanıyorsunuz, ha?.. Gözlerime bir baksanıza! dedi.
Bakışını yitirmiş iri ve beyaz gözbebeklerini bana döndürdü ve bir tek kirpiği bile kalmadan kavrulmuş göz kapaklarını göstererek:
- Kör oldum, dostum, dedi, adamakıllı kör oldum. İşte kezzapla yazı yazmanın sonu budur. O aşağılık uğraşta gözlerim yandı, hem de tümüyle.. köküne dek!
Öyle üzülmüştüm ki, söyleyecek bir söz bulamadım. Böyle susuverişim onu kuşkulandırdı.
- Yoksa çalışıyor musunuz?
- Hayır Bixiou, kahvaltı ediyorum. Siz de etmez misiniz?
Yanıt vermedi, ama burun deliklerinin titreyişinden anladım ki önerimi kabule can atıyor. Hemen elinden tuttum, yanıma oturttum.
Önüne kahvaltısı konurken, zavallıcık kıs kıs gülerek sofrayı kokluyordu:
- Pek güzel şeylere benziyor bunlar. Meğer şölene konmuşuz. Ne zamandan beri kahvaltı ettiğim yoktu. Her sabah, on paralık francalayla, şu bakanlık senin, bu bakanlık benim, koşturup duruyorum… Ya, öyle işte! Şimdi artık bakanlıklar arasında mekik dokuyorum. Başka işim de yok aslında. Bir tütüncü dükkânı açmak için izin koparmaya çalışıyorum… Ne yaparsınız? Evdekilerin karnını doyurmak gerek. Artık resim yapamam ki, yazı yazamam ki… Birisine söyle de yazsın diyeceksiniz, ama ne yazdırayım?.. Ben kafadan atamam, uydurmayı beceremem. Sanatım, Paris'in sırıtkanlıklarını görüp göstermekti; şimdi ona da olanak kalmadı…
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 ... 38 »