Ana Sayfa » Yolculamak » Değişen Kafalar : 01
Bu kitabın hazırlanmasında Değişen Kafalar'ın (Die Vertauschten Köpfe) M.E.B. Alman Klasikleri Dizisindeki 1. baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.
Saadet İkesus Alp tarafından çevrilmiştir.
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Aralık 1998
Zamanımızda yaşayan yazarların en önemlilerinden biri olan Thomas Mann, 6 Haziran 1875'te Lübeck kentinde doğmuştur. Sonraları Münih'e yerleşmiş olan yazar, Naziler iktidarı ele alınca Almanya'dan ayrılarak İsviçre'ye geçmiş ve burada üç yıl kadar kaldıktan sonra 1836'da Amerika'ya giderek orada yerleşmiştir. İkinci Dünya Savaşı sona erince yeniden Almanya'ya gelmiş, ama hayli soğuk bir biçimde karşılanmıştır.
Thomas Mann, daha çok genç yaşta, henüz bir lise öğrencisiyken “Monatsschrift für Kunst, Literatur und Philosophie”yi (Aylık sanat, edebiyat ve felsefe dergisi) yayımlamıştır. 1918 yılında yayımladığı Der kleine Herr Friedemann (Küçük Bay Friedemann) adlı öykü kitabı edebiyat eleştirmenlerinin dikkatini onun üzerine çekmişti. Bundan sonra, henüz İtalya'da bulunduğu sıralarda (1897) yazmaya başladığı iki ciltlik Buddenbrooks (Buddenbrooks Ailesi) adlı romanı eleştirmenleri daha fazla ilgilendirdi. Yazar, bu kitabında, Lübeck soylularından tanınmış bir ailenin yaşamını ve çöküşünü betimlemektedir. Bu yapıt, onu çağdaş Alman edebiyatının en ön safına geçirmiştir. Thomas Mann kendine özgü ince duyuşu, amansız eleştiri ve çözümleme yeteneği ve üstatça deyişiyle bize, varlığını hissedebildiğimiz her şeyi, bütün incelikleriyle en kesin biçimde anlatmasını bilir. Onda Buddenbrooks'da kuşakların değişmesini betimlerken beliren bu ruhsal incelik ve çağdaş felsefenin temel sorunlarından birini oluşturan yaşam ve ruh arasındaki karşıtlık, onun daha sonra yazdığı yapıtlardan Königliche Hoheit (1909), Tod in Venedik (Venedik'te Ölüm, 1913) ve iki ciltlik romanı Der Zauberberg'de (Büyülü Dağ, 1922) temel bir yer almış, gerek kişisel gerek yansız çözümlemelerinde önemli bir rol oynamış, hatta daha da kapsamlı bir durum alarak, bu kentsoylu dünyasında bir sanatçı davası, Avrupa ekini alanında bir Almanlık ruhu sorununa dönüşmüştür.
Buddenbrook Ailesi'nden sonra kendisi üzerine edinmiş olduğumuz kanıyı, 1903 yılında yayımladığı Tristan adlı uzun öyküsü daha da güçlendirmiştir. 1911'de yazdığı Tonio Krüger aynı biçemde yazılmış uzun bir öyküdür. Flaubert'in “Impassibilit”, duygusuzluk, erksizlik yüzünden acı çekme felsefesinin etkisi altında kalan Thomas Mann, betimlemelerini sarsılmaz bir dinginlik ve yansızlıkla ve hemen hemen bilim adamlarına özgü bir durulukla yapar. Deyişi bir müzik yapıtının biçimine sahiptir. Tümce içinde sözcüğün uyumuna çok önem verir. İletken örgeler (Leitmotive) ve nakaratı andıran yinelemeler uyumlu bir biçimde düzenlenmiştir. Daha sonra yazdığı yapıtlardan Unordung und frühes Leiden (Düzensizlik ve Erken Acı, 1926) ve Mario und der Zauberer (Mario ve Sihirbaz, 1930) onun daha üstün bir gelişmeye ulaştığını göstermektedir.
Thomas Mann başlangıçtan beri kendi sanat özelliklerini ve ekin sınırını sanat görünüşünden yalıtılmış olarak koruma, kendisini yazmaya yönlendiren soruları açıklama gereksinimini duymuştur. Bilse und Ich (Bilse ve Ben, 1906), Rede und Antwort (Soru ve Yanıt, 1916), Betrachtungen eines Unpolitischen (Politikacı Olmayan Bir Adamın Gözlemleri, 1918), Bemühüngen (Çabalar, 1925) bu gereksinimden doğan yapıtlardır. Aslında tutucu olan Mann, sonraları cumhuriyetçi demokratlara eğilim göstermiştir. Von Deutscher Republik'de (Alman Cumhuriyeti Üzerine, 1945) yayımladığı Deutsche Hörer'inde (Alman Dinleyiciler) ise toplumcu hümanist ve demokratların Hitler'le olan savaşımlarını anlatmaktadır.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 ... 38 »