Ana Sayfa » Yolculamak » Dr. Jekyll ve Mr. Hyde : 04
Onun da korktuğunu ben fark edebiliyordum. Ama kardeşim, adam gerçekten bir iblis gibi, bunu oradakilerin gözünden nasıl da gizleyebiliyordu:
- Bu kazadan kazançlı çıkmak isterseniz, buna karşı koymak elimden gelmez doğallıkla! Ama kim olsa böyle bir rezaletten yakasını sıyırmak ister. Kaç para istiyorsunuz, söyleyin… dedi. Sonunda onu, çocuğun ailesine tazminat olarak yüz İngiliz lirası vermeye razı ettik. Önerimize yanaşmak istemediği açıktı. Ama hepimizin ona kötülük yapabileceğimizi anladığı için, sonunda ister istemez razı oldu. Şimdi geriye, parayı alma işi kalıyordu. Bizi nereye götürse beğenirsin? O kapalı yere götürmesin mi? Hemen bir anahtarla kapıyı açarak içeri daldı, çok geçmeden on altın ve geri kalanı için üstünde adı yazılı olana verilmek üzere “Couts” veznesine yazılmış bir çekle döndü. Çekteki imza, öykümün temel noktalarından biri; ama kim olduğunu söyleyemeyeceğim. Bununla birlikte çok duyulmuş, gazetelerde sık sık rastlanan birinin adıydı. Gerçi vermesi gereken, az bir para değildi ama imza da, gerçekse, daha çoğuna bile değerdi. Adama, bunun pek kuşku verici olduğunu; yüz İngiliz liralık hesabı kapatmak için sabahın dördünde arka kapıdan dalarak başka bir adamın adına ve hesabına ait bir çekle geri gelmesinin inanılacak bir şey olmadığını söylemek gözü pekliğini gösterdim. Fakat o, hiç aldırmadan sırıtıyordu:
- Merak etmeyin. Bankalar açılıncaya kadar yanınızdan ayrılmayacağım. Çeki kendim bozduracağım, dedi. Bunun üzerine yola çıktık. Doktor, kızın babası, bu adam, ben, hep birlikte geceyi pansiyonumda geçirdik. Sabah olup kahvaltımızı ettikten sonra, yine birlikte bankayı boyladık. Çeki kendi elimle uzattım ve sahte olduğundan çok kuşku duyduğumu söyledim. Ne gezer azizim… Çek gerçekmiş.
Utterson şaşkınlıkla:
- Yok canım! Allah Allah… dedi.
- Sen de benim gibi şaştın, değil mi? Bu kötü bir öykü, dostum; çünkü bu adamın kimseyle bir alışverişi olamazdı. Gerçekten belalı bir şeydi. Oysa çeki imzalayan kişi zengin, onur ve saygınlık bakımından toz kondurulmayacak bir kimseydi. Daha da kötüsü, herkesin iyiliksever diye bellediği bir adamdı. Anlaşılan bu para, gençliğinde yaptığı bir taşkınlığın karşılığını zorla ödeyen bu adamdan, korkutularak alınmıştı… İşte ben de bundan dolayı o tek kapılı yere “korkutma evi” diyorum ya… Hoş, bu bile her şeyi anlatmaya yetmez, diyerek sözünü bitirdikten sonra Enfield biraz dalar gibi oldu. Utterson onu bu dalgınlıktan, şu soruyla birden uyandırdı:
- Çek sahibinin orada oturup oturmadığını bilmiyorsun, değil mi?
Enfield dönerek yanıt verdi:
- Orada oturacak gibi bir adam, değil mi? Ama adresine gözüm ilişmişti. Alanların birinde oturuyormuş ama hangisinde olduğunu unuttum.
- O kapalı yer hakkında hiçbir şey sormadın ha?
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 ... 50 »