Ana Sayfa » Yolculamak » Dr. Jekyll ve Mr. Hyde : 15


DR. JEKYLL VE MR. HYDE

ROBERT LOUIS STEVENSON

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 17


Önce daha az dikkat ettiği ufak tefek bir başkası da yaşlı adamı karşılamak üzere ilerliyormuş. Konuşacak kadar yaklaştıklarında (ki kadının tam penceresinin dibinde karşı karşıya gelmişler) yaşlısı eğilerek pek kibar bir tavırla ötekine bir şeyler söylemiş. Anlaşılan söylediği söz pek önemli değilmiş. Çünkü el kol devinimlerinden, bir bakıma yalnızca yol sorduğu anlaşılıyormuş. Ancak konuşurken ay ışığı adamın yüzüne vurmuş; kadın olan biteni keyifle izliyormuş; çünkü bu yüzde yaşlılığa özgü bir sevecenlik ve masumluk bulunuyormuş; bununla birlikte, yerinde bir güvenin verdiği bir kibarlığı varmış… Birdenbire gözü ötekine takılmış; onun, bir zamanlar efendisini ziyaret eden, kendisinin hiç hoşlanmadığı Mr. Hyde olduğunu anlayınca da şaşkınlıktan ağzı açık kalmış. Bu küçük adamın elinde, sallamakta olduğu kalın bir baston varmış. Hiç yanıt vermeden, kötü niyetli bir sabırsızlıkla karşısındakini dinler görünüyormuş. Sonra ansızın bir öfke kasırgasıyla ayağını yere vurarak, bastonunu sallayarak (kadının anlattığı üzere) tıpkı bir deli gibi saldırmaya başlamış. Yaşlı kibar bey, biraz incinen ve pek çok şaşırdığını gösteren bir edayla bir adım gerilemiş. Bunun üzerine Hyde, kudurmuş gibi, yaşlı adamın üzerine saldırarak sopayla onu yere sermiş, zavallı adamı ayağının altına almış, baston sağanağına tutmuş; bu darbelerin altında adamın kemiklerinin çatır çatır kırıldığı duyulmuş; ceset yolun üstünde hoplamış durmuş. Bütün bu gördüklerine ve seslere dayanamayan hizmetçi de bayılıvermiş.
Kadıncağız kendisine gelip de polise haber verdiği zaman, saat ikiyi bulmuştu. Katil çoktan savuşmuş, fakat ölen, tanınmayacak bir durumda yolun tam ortasında serilmiş kalmıştı. Cinayeti işlemek için kullanılan baston pek sıradan türden olmayan, oldukça sert ve ağır bir ağaçtan yapılmış olmasına karşın, bu duygusuz gaddarın gücüyle ortasından ikiye bölünmüş, ufak bir parçası yakın bir hendeğin içine yuvarlanmış, öteki parçasını da katil, belki de yanında götürmüş. Öldürülen adamın üstünde para cüzdanıyla bir altın saat bulunmuş, ama üzerinde Mr. Utterson adı ve adres yazılı, belki de postaneye götürmek üzere olduğu, kapatılıp pullanmış bir zarftan başka hiçbir kimlik ya da kart bulunmamıştı.
Ertesi sabah bu mektup noter Utterson'a henüz uykudayken getirildi. Mektubu okuyup olup bitenleri öğrenir öğrenmez, noter işi önemsediğini anlatan ciddî bir tavır takındı:
- Cesedi görmeden bir şey söyleyemem. Sorun çok önemli olabilir. Giyininceye dek lütfen bekleyin, dedi. Yüzündeki ciddiliği koruyarak, acele kahvaltı etti. Arabasıyla, cesedin götürülmüş olduğu polis merkezine gitti. Odaya girer girmez onaylar gibi başını salladı:
- Evet, dedi, tanıyorum; üzülerek bildireyim ki, bu Sör Danvers Carew'ün cesedi.
Komiser şaşkınlığını yenemeyerek:
- Aman efendim, buna olanak var mı efendim, nasıl olur? dedi; biraz sonra da meslek hırsıyla gözleri parladı:
- Bu olay epey gürültü koparacak. Sanırım bizden yardımınızı esirgemezsiniz, dedi. Sonra kısaca, hizmetçi kadının gördüklerini aktararak kırık bastonu gösterdi.
«   01   ...    05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   ...    50   »