Ana Sayfa » Yolculamak » Dr. Jekyll ve Mr. Hyde : 41


DR. JEKYLL VE MR. HYDE

ROBERT LOUIS STEVENSON

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 17


ama ben yüksek amaçlar peşinde olduğum için, bunları hastalık diyebileceğim bir utançla ayıp saydım ve başkalarından gizledim. İşte böylece, kusurlarımın gittikçe artmasından çok, içimdeki isteklerin egemenliği beni bu duruma düşürdü: İnsanın ikiyüzlü doğasını hem ayıran, hem de birleştiren o iyilik ve kötülük dünyalarını, bende, birçoklarında olduğundan daha derin bir uçurumla birbirinden uzaklaştırdı. Bundan dolayı, dinin özünde yer alan ve acıların en büyük kaynağı olan o çetin yaşam yasasını derin ve sürekli olarak düşünmeye başladım. Böylesine geniş bir ikilik dünyası içinde bulunduğum halde, hiçbir bakımdan ikiyüzlü değildim. Kişiliğimin her iki yüzündeki davranışlarım da içtendi. Toplum karşısında bilimin derinliğine daldığım ya da bir acıyı dindirmeye çalıştığımda nasıl benliğime egemen idiysem, her türlü toplumsal kuralı ve yasayı bir yana bırakıp kendimi rezaletin kucağına attığımda da benliğime aynı derecede egemendim. Tümüyle gizemcilik ve ruh sorunları üzerine olan bilimsel araştırmalarımın yönü de, benliğimdeki bu ne zaman başladığı bilinmeyen savaşı büsbütün şiddetlendirecek nitelikteydi. Her gün, zekâmın gerek ahlaksal, gerek akılsal yönlerinden, bir gerçeğe biraz daha yaklaşıyordum. (Bu gerçeği kısmen bulmakla da korkunç bir sona mahkûm oldum). İnsanın gerçekten bir değil, iki kişiliği olduğu kanısına varmıştım. Ben iki diyorum, çünkü bu konudaki bilgim, bu noktadan ileri gitmeye yeterli değil. İlerde başkaları benim yürüdüğüm yolda yürüyecek, daha başkaları aynı dava üzerinde beni geride bile bırakacaklar. Tahminime göre, sonunda insanın birbirine benzemez, birbirini tutmaz, birbiriyle ilgisiz şeylerin bir bileşiminden başka bir şey olmadığı görülecek. Kendi hesabıma, yaşayış biçimime göre ben, bir yöne, yalnızca tek bir yöne doğru, şaşmadan ilerledim. İnsanın ahlak dünyasında, doğuştan tam bir ikilik gösterdiğini kendime bakarak öğrendim. Şuna inanıyorum ki, vicdan meydan savaşında çarpışan bu iki yaratılıştan biri için, yanılmadan, benimdir diyebilmek bile ancak aslında her ikisine sahip olmakla mümkündür. Daha başlangıçtan, bilimsel araştırmalarım böyle bir mucizenin en ufak bir olanağını müjdelemeden önce, bu iki yaratılışı birbirinden ayırmayı, güzel bir düş gibi tatlı tatlı düşünürdüm. Kendi kendime, eğer her iki yaratılış da ayrı ayrı kişiliklere bağlanabilseydi, dünya bütün o dayanılmaz dertlerinden kurtulurdu, diyordum. O zaman dürüst olmayan yaratılış, kendisinden daha dürüst olan eşinin isteklerinden ve vicdan acısından uzak, kendi bildiğini işler; dürüst olan da güvenle, hiç şaşmadan kendi yüksek amacı peşinde gider, zevk duyduğu iyiliklerde bulunur ve artık yabancısı olduğu o kötülük yüzünden rezil olmaz, pişmanlığa uğramazdı. Birbiriyle uyuşmayan bu iki yaratılışın böylece bir araya getirilmesi, birbirine tümüyle karşıt olan bu ikizlerin rahat yüzü görmeyen vicdanda durmadan çarpışması, insanoğlunun bahtını kara etmişti. Öyleyse bunlar birbirlerinden nasıl ayrılabilirdi?
İşte söylediğim gibi, düşüncelerimde tam bu noktaya vardığım sırada laboratuvar deneylerim bu konuyu aydınlatır gibi oldu. İçinde dolaştığımız ve öylesine sağlam görünen bedenin, buğu gibi geçici olduğunu, cisim olmaktan uzak bulunduğunu, o zamana dek söylendiğinden çok daha derinden duymaya başladım. Bu etten örtüyü, bir çadırın bezlerini savuran rüzgâr gibi sarsacak ve koparacak güçte birtakım etkenler bulunduğunu anladım. Ancak, iki önemli nedenle, açıklamamın bu bilimsel yönüne pek derinden girmeyeceğim: birinci neden; yaşamın ve yazgının, omuzlarımıza sonsuza dek yüklenmiş olduğuna ve bu yükü atmaya yeltendiğimiz zaman, hem daha değişik, hem daha korkunç bir ağırlıkla yeniden bize döndüğüne inanmış bulunuyorum. İkincisi; anlattıklarımın da açıkça göstereceği gibi, buluşlarımın yarım kalmış olmasıdır. Yalnızca şu kadarını söyleyeyim ki, yalnızca doğal ve maddesel varlığımın, birtakım güçlerin hava ve parıltısından oluşmuş ruhsal varlığımdan ayrı olduğunu anlamakla kalmadım; öyle bir ilaç da buldum ki, bununla ruhsal varlığımın egemenliği kalmıyor, onun yerine bir ikinci kimlik ve beden yapısı geçiyordu.
«   01   ...    31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   »