Ana Sayfa » Yolculamak » Dr. Jekyll ve Mr. Hyde : 47


DR. JEKYLL VE MR. HYDE

ROBERT LOUIS STEVENSON

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 17


Sık sık girip çıktığım kapıyı ne içten bir vazgeçişle kilitledim ve anahtarını nasıl ayaklarımın altında çiğnedim!..
Ertesi gün, katilin arandığı, Hyde'ın suçlu olduğunun dünyaya yayıldığı, ölenin yüksek bir toplumsal konum sahibi olduğu haberi geldi. Bu yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda korkunç bir çılgınlık olmuştu. Bunu duyunca, sanırım sevindim; içimdeki iyi duygularımın böyle idam sehpasının korkusuyla sarsılmasından ve güçlenmesinden, belki de sevindim. Şimdi Jekyll benim sığınağım olmuştu. Hyde, hele bir görünsün, herkesin eli, onu yakalamak ve öldürmek için kalkacaktı.
Bundan sonraki davranışlarımla geçmişimi temizlemeye karar verdim. İçtenlikle söylemek isterim ki, kararım az çok iyi sonuç verdi. Geçen yılın son aylarında, hastalara şifa vermek için nasıl da candan çalıştığımı sen de bilirsin. Başkaları uğruna nasıl özveriyle çalıştığımı, günlerimin erinçli ve kendime göre, nasıl mutlu geçtiğini de… Bu iyicil ve masum yaşamdan bıktım dersem doğruyu söylememiş olurum. Tersine, her günümden gitgide daha çok zevk alıyordum. Ama hâlâ isteklerimdeki ikiliğin pençesinden kurtulamıyordum. İlk pişmanlık etkisini yitirince, uzun süre şımartılmış ve son zamanlarda zincire vurulmuş olan alçak yanım, özgürlük diye homurdanmaya başladı. Hyde'ı yeniden diriltmeyi aklımdan bile geçirmiyordum. Bunu düşünmek bile beni çıldırtacak denli ürkütüyordu. Hayır… Vicdanımla eğlenmek hevesi bir kez daha kendi içimden geldi. En sonunda, durmadan saldıran kötülüklere sıradan ve gizli bir günahkâr gibi yenildim.
Her şeyin bir sınırı vardır; sonunda, en büyük kaplar bile dolar. Kötülüğe karşı gösterdiğim bu küçük hoşgörü, ruhumun dengesini, kesin olarak altüst etti. Ama yine de korkmuyordum. Bu düşüş, bana buluşumu yapmadan önceki günlerime dönüş kadar doğal geldi. Ocak ayı içinde, güzel ve açık bir gündü. Gökyüzü bulutsuzdu, ayakların bastığı yerde kırağı eriyor, yerler ıslanıyordu. Regent Park kuş sesleriyle, tatlı bahar kokularıyla dolmuştu. Güneşli bir sıraya oturdum. İçimdeki hayvan, belleğimi deşiyordu. Ruhsal yanım daha eyleme geçmemişti; gelecekte daha uslu, daha olgun olmaya söz vermişçesine, biraz uyukluyordu. Eh, şöyle bir düşündüm: çevremdeki insanlardan kalır yerim neydi? Sonra güldüm ve kendimi başkalarıyla karşılaştırdım. Çalışkan iyi niyetimi, onların uyuşuk ve kötü tembellikleriyle kıyasladım: tam kafamdan bu kendini beğenmiş düşünce geçerken, kendimi birdenbire öyle kötü duyumsadım, öyle ürkütücü bir sinir bunalımı yaşadım ki, soluğum tıkandı. Tir tir titriyordum. Sonra hepsi geçti; ama bitkin düştüm. Bitkinliğim geçince, düşüncelerimin yönünde bir değişiklik olduğunun ayrımına vardım; daha gözü pek, tehlikeye dudak büken, hiçbir bağ ve koşul tanımayan bir değişiklik… Şöyle aşağıya baktım: giysilerim küçülmüş, bedenimden sarkıyordu. Dizimde duran elim kıllı kıllı, boğum boğumdu. Bir kez daha Edward Hyde olmuştum. Bir dakika önce seçkin, zengin, herkesin saygısından emin bir adamdım. Yemek salonunda hazır sofram beni bekliyordu. Ama şimdi, bütün insanlığın peşine düştüğü bir av olmuştum. Evsiz barksızdım ve idam hükmü giymiş ünlü bir katildim.
Kafam allak bullak oldu. Yine de kendimi tümüyle yitirmedim. İkinci kişiliğin altında yetilerimin daha çok keskinleştiğini, daha canlı bir insan olduğumu önceden de birçok kez fark etmiştim. İşte böyle, olasılıkla Jekyll'ın şaşırıp kalacağı yerde, Hyde gereken kararlılığı gösterdi. İlaçlarım, çalışma odamdaki çekmecelerden birindeydi. Onları nasıl elde edebilirdim? Şakaklarım avuçlarımın içinde, bu sorunu düşünüyordum. Laboratuvar kapısını kapatmıştım. Evden girecek olsam, kendi hizmetçilerim beni darağacına teslim ederlerdi.
«   01   ...    37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   »