Ana Sayfa » Yolculamak » Erzurum Yolculuğu & Byelkin'in Öyküleri : 02
“Yolda yanlamasına uzanmış yatan genç bir Türk'ün cesedi önünde durdum. 18 yaşlarında bir delikanlıydı bu. Bir kızınkini andıran solgun yüzü henüz tazeliğini yitirmemişti. Sarığı tozlar içinde, yatıyordu. Tıraşlı ensesinde bir kurşun yarası vardı…” Büyük bir yazarın insancıl bakışını yansıtan bu gerçekçi betim, bir savaş alanı görüntüsünü bütün tarih kitaplarından çok daha belirgin ve elle tutulurcasına gözler önünde canlandırmaktadır.
Aleksandr Puşkin, yalın gerçekçiliği, insancıl bakışı, özgün, akıcı anlatımı, kendi toplumunun ve çağının gerçeklerini yansıtabildiği için evrenselliğe ulaşmış tüm yapıtlarıyla, Rus ve dünya edebiyatının, doğumundan 200 yıl sonra olduğu gibi gelecekte de yeni kalmayı başaracak büyük şair ve yazarlarındandır.
Ataol Behramoğlu
Mayıs 1999
(1835)
Bozkırlar. Bir Kalmuk çadırı. Kafkas suları. Askeri Gürcü yolu. Vladikafkas. Osetinlerin ölü gömme törenleri. Terek. Daryal geçiti. Karlı dağlardan geçiş. Gürcistan'a ilk bakış. Su kemerleri. Hüsrev Mirza. Duşet ilbayı.
… Moskova'dan Kaluga'ya, Belev'e ve Orel'e gittim. Böylece fazladan 200 verst yol aldım, ama Yermolov'u gördüm buna karşılık.(1) Kendisi Orel'de oturuyor. Çiftliği kentin yakınında bir yerde. Saat sekizde uğradığımda evde yoktu. Yermolov'un, dindar bir ihtiyar olan babasının evinde bulunabileceğini, kapısının da kentli memurlardan başka herkese açık olduğunu arabacımdan öğrendim. Bir saat sonra yeniden uğradığımda, Yermelov kendine özgü sevimliliğiyle karşıladı beni. Daha ilk bakışta, çoğu yandan yapılmış portrelerine hiç de benzemediğini gördüm. Yüzü değişmiş. Kül rengi gözleri pırıl pırıl, kır saçları fırça gibi dimdik. Herkül'ün bedenine bir kaplan başı kondurun; görünüşü tıpkı öyle. Yapmacık iğreti bir gülümseyiş dolaşıyor dudaklarında. Düşünceli olduğu ya da yüzünü astığı zaman çok daha yakışıklı oluyor. O sırada Dov'un şairane bir tablosunu andırıyor şaşılacak kadar. Yeşil bir Çerkez cepkeni vardı üzerinde. Odasının duvarlarında Kafkasya egemenliğinin anısı olan kılıçlar, hançerler asılıydı. İşsizlikten ne kadar sıkıldığı hemen belli oluyordu. Acı bir dille Paskeviç'ten söz etti birkaç kez. Kazandığı utkuları küçümsüyordu. Onu, boru sesiyle yıkılan kalelerin fatihi Navin'e benzetti. Yerivan kontunu İsrafil kontu diye adlandırıp şöyle dedi:
“Bırakın akıllı, becerikli bir paşayı; Şumla komutanı gibi dikbaşlı bir paşaya çatsa, Paskeviç yine hapı yutar.”
Paskeviç'in İran seferi sırasında çok başarılı olduğu, ondan farklı olduğunu göstermek isteyen zeki bir adamın bunu ancak biraz daha başarısız olmakla sağlayabileceği yolundaki bir sözü, Kont Tolstoy'un sözünü Yermolov'a ilettim. Güldü. Kabul etmedi bunu.
“İnsan ve para harcamada daha tutumlu davranabilirdi” dedi. Anılarını yazdığını, ya da yazmak istediğini sanıyorum. Karamzin Tarihi'ni beğenmiyor.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 ... 72 »