Ana Sayfa » Yolculamak » Erzurum Yolculuğu & Byelkin'in Öyküleri : 09
Paysanaur'da atları değiştirmek için mola verdim. İran prensini geçiren Rus subayına rasladım orada. Az sonra çıngırak sesleri işittim. Asya geleneğine göre yüklenmiş birbirine bağlı bir katır sürüsünün yola dizildiğini gördüm. Atların gelmesini beklemeden yürüyerek yola koyuldum Ananur'dan yarım verst ötede, bir yol dönemecinde Hüsrev Mirza'yla (12) karşılaştım. Arabaları duruyordu. Prens beni arabasında otururken görüp başıyla selamladı. Karşılaşmamızdan birkaç saat sonra dağlılar Prens'e saldırmışlar. Hüsrev kurşun seslerini işitince arabadan fırlamış; bir ata bindiği gibi tozu dumana katıp gitmiş. Yanındaki Ruslar onun bu gözüpekliğine şaşıp kalmışlar. Bana kalırsa; arabaya alışık olmayan genç Asyalı, onu sığınaktan çok, bir tuzak gibi gördüğü için böyle davranmıştır.
Ananur'a hiç yorulmadan ulaştım. Atlarım gelmemiş daha. Duşet kentine topu topu on verstlik bir yol kaldığını öğrenince yine yayan yapıldak yola düştüm. Fakat yolun dağa saracağını bilmiyordum. Bu on verst, yirmi verste bedeldi doğrusu.
Akşam gelip çattı. Durmadan yükseliyordum. Yol belliydi. Fakat kaynak bölgelerinin balçığı yer yer dizlerime kadar çıkıyordu. Adamakıllı yorulmuştum. Karanlık gitgide yoğunlaşıyordu. Ulumalar ve köpek havlamaları işitince kente yaklaştığımı sanarak sevindim. Yanılmışım. Gürcü çobanlarının köpekleri havlıyormuş. Uluyanlar da buralarda pek bol bulunan çakallarmış. Tezcanlılığıma ilençler yağdırıyordum. Fakat yapacak bir şey de yoktu artık. Neden sonra, gece yarısına doğru ışıklar gördüm ve ağaçların gölgelediği evler arasında buldum kendimi. Karşılaştığım ilk adam beni hemen ilbayın yanına götürmeyi önerdi ve karşılığında abaz (13) istedi.
Yaşlı bir Gürcü subayı olan ilbay, beni karşısında görünce şaşıp kaldı. Kendisinden ilkin soyunabileceğim bir oda, sonra bir bardak şarap, son olarak da kılavuzum için abaz istedim.
İlbay bana nasıl davranması gerektiğini kestiremiyor, şaşkın şaşkın bakıp duruyordu. Dileklerimi yerine getirmek için herhangi bir harekette bulunmadığını görünce de, de la liberté grande (14) özür dileyerek oracıkta soyunmaya koyuldum. Bereket versin cebimde yol teskeremi buldum da, Rinaldo Rinaldini değil, kendi halinde bir yolcu olduğumu kanıtlayabildim. Kutsal belge, etkisini göstermekte gecikmedi. Odam ayrıldı; bir bardak şarap getirildi; kılavuzum da Gürcü konukseverliğini zedeleyen açgözlülüğünden ötürü babaca paylandıktan sonra abazını alıp gitti. Kazandığım utkudan sonra yorgun bir savaşçı gibi uykuya dalacağımı umarak kendimi divana attım. Ne gezer! Çakallardan daha tehlikeli varlıklar olan pirelerin saldırısına uğrayınca bütün gece gözümü kırpmak kısmet olmadı. Sabahleyin adamım geldi. Kont Puşkin'in öküzler üzerinde karlı dağları aşarak Duşet'e selametle ulaştığını bildirdi. Bir an önce yola koyulmalıydım! Kont Puşkin'le Şerminal gelip yolcuğu birlikte sürdürmeyi önerdiler. Duşet'ten ayrılırken tatlı bir duygu vardı içimde. Geceyi Tiflis'te geçirecektim çünkü.
Yollar ıssızdı. Fakat yine de çok güzel, çok hoştu.Gortsiskal'dan birkaç verst sonra, Roma seferlerinden kalma eski bir köprünün üzerinden Kura Nehri'ni geçtik. Atlarımızı tırısa, arada bir de dörtnala kaldırarak zamanın nasıl geçtiğini sezmeksizin gece saat on bir sularında Tiflis'e vardık.
2
Tiflis. Halk hamamları. Burunsuz Hasan. Gürcü töreleri. Türküler. Kahetin şarabı. Sıcakların nedeni. Pahalılık. Kentin tanımı. Tiflis'ten ayrılış. Gürcistan gecesi. Ermenistan'ın görünüşü. Çifte geçitler. Bir Ermeni köyü. Gergerler. Griboyedov. Bezobdal. Maden suyu kaynağı. Dağlarda fırtına. Gümrü'de geceleme. Ararat. Sınır. Türk konukseverliği. Kars. Ermeni ailesi. Kars'tan ayrılış. Kont Paskeviç'in ordugâhı.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 ... 72 »