Ana Sayfa » Yolculamak » Erzurum Yolculuğu & Byelkin'in Öyküleri : 23
“Bir şairle karşılaşmak her zaman hayırlıdır. Şair, dervişin kardeşidir. Onun ne vatanı vardır, ne de dünya nimetlerinde gözü. Biz zavallılar şan, iktidar ve para peşinde koşarken o yeryüzünün hükümdarlarıyla aynı sırada durur ve herkes onun karşısında saygıyla eğilir.”
Paşanın tam bir Doğulu olarak söylediği bu sözler hepimizin hoşuna gitti. Ben Seraskeri görmek için dışarı çıktım. Seraskerin kaldığı çadırın girişinde; gösterişli bir Arnavut kaftanı giyinmiş, on dört yaşlarında kara gözlü bir çocuk olan sevgili iç oğlanı duruyordu. Derin bir ümitsizlik içinde bir köşede oturuyordu. Çevresinde bizim subaylar kümelenmişti. Çadırdan çıkarken, başına koyun derisinden bir kalpak geçirmiş, yarı çıplak genç bir adam gördüm. Elinde bir çomak vardı. Sırtına bir tulum (outre) asmıştı. Avaz avaz bağırıyordu. Bu delikanlının derviş, yani kardeşim olduğunu söylediler. Galipleri selamlamaya gelmiş. Oradan zorla uzaklaştırıldı.
5
Erzurum. Asya görkemi. İklim. Mezarlık. Taşlamalar. Serasker sarayı. Türk paşasının sarayı. Veba. Burtsov'un ölümü. Erzurum'dan ayrılış. Dönüş yolu. Rus dergisi.
(Yanlış olarak Arzerum, Erzrum, Erzron diye adlandırılan) Erzurum; aşağı yukarı 415 yılı sıralarında İkinci Feodosya zamanında kurulmuş ve Feodosiopol diye adlandırılmıştı. Adıyla hiçbir tarihsel anı birleşmiyor. Bildiğim tek şey, Hacı Baba'nın tanıklığına göre, bir hakaret dolayısıyla özür dilemek için burada İran elçisine insan kulağı diye dana kulağı sunulmuş olmasıdır (32).
Erzurum, Asya Türkiyesi'nin en önemli kenti sayılıyor. Nüfusunun 100.000'i bulduğu söyleniyorsa da, sanırım abartılmış bir rakam bu. Evler taştan yapılmış. Damlar çimle kaplı. Yüksekten bakınca kente tuhaf bir görünüş veriyor bu.
Avrupa'yla Doğu arasındaki başlıca kara ticaret yolu Erzurum'dan geçiyor. Fakat kentte çok az mal satılıyor. Malları burada ortaya dökmüyorlar. Tournefort'un yazdığı gibi, Erzurum'da bir hasta bir kaşık râvent bulamadığı için ölebilir. Oysa kentte çuval çuval râvent vardır.
Asya görkemi sözünden daha anlamsız bir şey bilmiyorum. Bu deyim Haçlı Seferleri sırasında çıkmış olmalı. Kalelerinin çıplak duvarlarını, meşe odunundan sandalyelerini bırakarak sefere katılan ve Doğu'nun kırmızı divanlarını, renk renk halılarını, kabzaları renkli taşlarla süslü hançerlerini görünce gözleri kamaşan yoksul şövalyelerin işidir bu. Bugün Asya yoksulluğundan, Asya ilkelliğinden söz edilebilir ancak. Görkem, hiç kuşkusuz, Avrupa'nın sahip olduğu bir şeydir artık. Pskov ilinin ilk taşra kentindeki küçük bir bakkal dükkânında bulabileceğiniz herhangi bir şeyi, Erzurum'da dünyanın parasını dökseniz satın alamazsınız.
Sert bir iklimi var buranın. Kent denizden 7.000 ayak yükseklikte bir vadiye kurulmuş. Çevredeki dağlar yılın büyük bir kısmında karla örtülüdür. Ormansız, fakat bitek bir toprağı var. Her yandan kaynaklar fışkırıyor; her yerde su kemerlerine raslıyorsunuz. Erzurum'da çeşmeden bol bir şey yok. Herbirinin üstünde bir zincire bağlı teneke taslar asılı. İnançlı Müslümanlar bu taslardan su içiyor, Tanrı'ya şükürler ediyorlar. Kereste Soğanlı'dan getiriliyor.
Erzurum silah deposunda sanırım Godfroy (33) zamanından kalma eski silahlar, miğferler, zırhlar, kılıçlar bulundu. Hepsi paslanmıştı.
Mesçitler basık ve karanlık. Mezar taşlarının üstünde yine taştan yapılma sarıklar yükseliyor. Birkaç paşa türbesi farklı işçilikleriyle hemen göze çarpıyor. Fakat bunların yapımında da kaba bir zevkin egemen
« 01 ... 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 ... 72 »