Ana Sayfa » Yolculamak » Erzurum Yolculuğu & Byelkin'in Öyküleri : 25
Girilmez haremlerimize
Serttir harem ağalarımız
Kadınlar rahatça oturur içerde (34)
Serasker sarayında, haremin bulunduğu odalarda kalıyordum. Bütün gün sayısız koridordan geçerek, odadan odaya, damdan dama, merdivenden merdivene dolaşıp duruyordum. Saray talana uğramış gibiydi. Kaçabileceğini uman Serasker dışarı çıkarabildiği her şeyi çıkarmıştı. Divanlar cascavlak kalmış, halılar kaldırılmıştı.
Kentte dolaşırkan beni yanlarına çağıran Türkler çıkarıp dillerini gösteriyorlardı. (Bütün Frenkleri hekim sanıyorlar.) Bu iş canımı sıkmaya başlamıştı artık. Ben de onlara aynı şekilde karşılık vermeye başladım. Akşam saatlerini akıllı, sevimli Suhorukov'la (35) birlikte geçiriyorduk. Ortak kaygılarımız bizi birbirimize yaklaştırmıştı. Bir zamanlar tutkuyla ve başarıyla giriştiği edebiyat çalışmalarından, tarih incelemelerinden söz ediyordu bana. İsteklerinin, dileklerinin sınırlılığı gerçekten de dokunaklı. Çalışmalarını sonuçlandırmazsa çok yazık olur.
Serasker sarayı kıpır kıpır kaynıyordu. Bir zamanlar asık yüzlü Paşanın; karısı ve iç oğlanları arasında sessizce çubuğunu tüttürdüğü bu yerde şimdi galip komutan oturuyor; generallerinden utku raporları alıyor, paşalıklar dağıtıyor, yeni romanlardan söz ediyordu. Muş Paşası, Kont Paskeviç'e başvurarak yeğeni için bir yer istedi. Bu kurumlu Türk saraya geldiğinde odalardan birinin kapısı önünde durdu; heyecanla bir şeyler söyledi; sonra derin bir düşünceye daldı. Meğer bu odada Seraskerin buyruğuyla babasının boynu vurulmuş. İşte gerçek Doğu izlenimleri!
Kafkasya'nın dehşetiyle ünlü Pulat Bey'i, son savaşlar sırasında ayaklanan iki Çerkez oymak başkanıyla birlikte Erzurum'a geldi. Kont Paskeviç'le öğle yemeği yediler. Pulat Bey otuz beş yaşlarında, kısa boylu, geniş omuzlu bir adamdı. Rusça bilmiyor ya da bilmezden geliyordu. Erzurum'a gelişi beni çok sevindirmişti. Dağlardan ve Kabarda'dan güven içinde geçebilirdim artık.
Erzurum dolaylarında tutsak düşen ve Seraskerle birlikte Tiflis'e gönderilen Osman Paşa, Kont Paskeviç'ten Erzurum'da bıraktığı haremine güvenlik sağlaması dileğinde bulunmuştu. İlk günlerde harem kimsenin aklına gelmemişti. Bir gün öğle yemeğinde, 10.000 kişilik bir ordunun işgali altında olduğu halde, ahalisinden hiç kimsenin askerlerden şikâyete gelmediği Müslüman kentindeki dirlik düzenlikten söz ederken, Kontun aklına Osman Paşa'nın haremi geldi ve Bay Abramoviç'e Paşa'nın evine uğrayarak karılarının ne durumda olduğunu öğrenip gelmesini emretti. Ben de Bay A'ya eşlik etmek için izin aldım. Bay A. çevirmen olarak bir Rus subayı almıştı yanına. Çok ilginç bir serüveni vardı bu subayın. 18 yaşında İranlılara tutsak düşmüş. İğdiş edilmiş ve 20 yıldan daha uzun bir zaman Şah'ın oğullarından birinin hareminde harem ağalığı yapmış. Mutsuzluğunu, İran'da geçirdiği yılları dokunaklı bir açık yüreklilikle anlatıyordu. Fizyolojik bakımdan son derece önemli şeyler söyledi.
Osman Paşa'nın evine geldik. Son derece derli toplu, hatta zevkle döşenmiş denebilecek bir konuk odasına aldılar bizi. Renkli pencerelerde Kuran'dan alınmış ayetler vardı. Bunlardan bir tanesi Müslüman haremi için çok derin anlamlı geldi bana: Bağlamak ve çözmek sana yaraşır. Gümüş çerçeveli fincanlarda kahve getirdiler. Osman Paşa'nın babası, kadınlar adına Kont'a teşekküre geldi. Beyaz saygıdeğer bir sakalı vardı yaşlı adamın. Bay A., buraya Osman Paşa'nın karılarıyla konuşmaya geldiğini, bir dertleri olup olmadığını kendi ağızlarından duymak için görevlendirildiğini kesinlikle bildirdi. İran tutsağı bunları çevirir çevirmez yaşlı adam dilini öfkeyle şapırdattı. Arzumuzu hiçbir şekilde yerine getiremeyeceğini; yoksa
« 01 ... 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 ... 72 »