Ana Sayfa » Yolculamak » Erzurum Yolculuğu & Byelkin'in Öyküleri : 69
Masaya oturdular. Aleksey, düşüncelere dalmış, dalgın adam pozundaydı. Liza kırıtıyor ve hep Fransızca olmak üzere şarkı söyler gibi dişlerinin arasından konuşuyordu. Babası kızının amacını bir türlü anlayamıyor, fakat bütün bunları çok eğlendirici bularak ikide bir Liza'ya bakıyordu. İngiliz mürebbiye öfkeden kuduruyor, fakat susuyordu. Sadece İvan Petroviç kendi evinde gibiydi. İki adammışçasına yiyor, büyük ölçüde içiyor, güldükçe gülesi geliyor, gittikçe daha candan konuşup kahkahalar atıyordu.
Sofradan kalkıldı. Konuklar gittiler. Grigori İvanoviç artık kahkahalarını koyuvererek:
- Nerden aklına eski onlara oyun oynamak? diye sordu. Fakat ne diyeceğim biliyor musun, pudralanmak çok yakıştı sana. Kadın süsünün gizliliğine karışmak istemem ama senin yerinde olsam her zaman pudralanırdım. Öyle pek fazla değil kuşkusuz, şöyle hafifçe.
Liza oynadığı oyunun başarısıyla sarhoş olmuş gibiydi. Babasını kucaklayarak, öğüdünü düşüneceğine söz verdi; sinirlenmiş Miss Jackson'ın gönlünü almaya koştu. Miss Jackson kapıyı açmaya, Liza'nın savunmasını dinlemeye güç bela razı oldu. Liza yabancı kimselerin karşısına kapkara suratıyla çıkmaya utanmış da; istemeye cesaret edememiş de; iyi yürekli, tatlı Miss Jackson'ın kendisini bağışlayacağından kuşkusu yokmuş da… vb., vb. Kendisiyle alay edilmediğine aklı yatan Miss Jackson'ın kızgınlığı geçti, Liza'yı öptü ve barıştığına kanıt olarak bir kutu İngiliz pudrası armağan etti genç kıza. Liza candan bir teşekkürle kabul etti bu armağanı.
Genç kızın ertesi gün şafakla birlikte buluşma yeri korulukta görünmekte gecikmediğini okuyucu kolaylıkla anlamıştır. Aleksey'i görür görmez:
- Bey, akşamleyin bizim efendilerdeydin, öyle mi? diye sordu. Nasıl buldun küçük hanımı?
Aleksey, onu fark etmediğini söyledi.
Liza:
- Yazık olmuş! diyerek üzüntüsünü belirtti.
- Fakat niçin! diye sordu Aleksey.
- Çünkü acaba söyledikleri doğru mu diye sana sormak istiyordum da…
- Ne söylüyorlar ki?
- Sözüm ona ben küçük hanıma benziyor muşum da…
- Ne saçma şey! Senin eline su bile dökemez o!
- Yapma bey, günah olur; küçük hanım öyle beyaz, öyle zariftir ki! O nerde, ben nerde!
Aleksey onun her türlü beyaz küçük hanımdan çok daha güzel olduğuna yeminler etti ve kızı tam anlamıyla buna inandırmak için küçük hanımını öylesine gülünçleştirerek tasvir etti ki Liza kahkahadan kırıldı. Fakat yine de içini çekerek:
- Küçük hanım gülünç olabilir belki, dedi. Ama ben yine de kara cahilin, aptalın biriyim onun yanında.
- Püf! Üzüldüğün şeye bak! Eğer istiyorsan hemen öğreteyim okuyup yazmayı sana.
- Sahiden de, bir denesek nasıl olur acaba?
« 01 ... 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 »