Ana Sayfa » Yolculamak » Ezop Masalları : 08
Aç bir tilki bakmış ki çardaktan salım salkım üzümler sarkıyor, imrenmiş, yemek istemiş; yetişemeyince de: “Daha koruk bunlar, yenmez!” demiş.
Nice insanlar vardır, giriştikleri işi beceriksizlikleri yüzünden başaramadılar mı, hemen o işi kötülemeye kalkarlar.
Tilki bir gün uyuyan bir ejderha görmüş: “Boy dediğin böyle olmalı işte!” deyip kendi de onun yanına yatmış, uzamaya çalışmış; o kadar çabalamış ki sonunda geberivermiş.
Kendinden büyüğe benzemeye kalkanın sonu böyle olur işte: hem umduğuna erişemez, hem de kendi kendini yok eder.
Tilkinin biri, arkasına düşen avcılardan kurtulayım derken karşısına bir oduncu çıkmış: “Bir yer göster de saklanayım!” diye ona yalvarmış. Oduncu: “Benim kulübeye gir, orada görmezler seni” demiş. Az sonra avcılar gelmiş, oduncuya: “Buralarda bir tilki görmedin mi?” diye sormuşlar. Oduncu ağzıyla: “Görmedim!” dermiş, ama bir yandan da eliyle işaret edip hayvanın nereye saklandığını gösterirmiş. Avcılar oduncunun dediğini duymuş, eline bakmamışlar. Tilki onların geçip gittiğini görünce saklandığı yerden çıkmış, hiçbir şey söylemeden uzaklaşmak istemiş. Oduncu şaşırmış: “Nasıl oluyor! Sana iyilik ettim, canını kurtardım, sen bana bir teşekkür bile etmiyorsun!” diye siteme başlamış. Bunun üzerine tilki: “Ben sana teşekkür ederdim, ederdim ama dilinle elin birbirine uymadı ki!” demiş.
Vardır öyle insanlar: sözlerine bakarsan iyidirler ama aslını ararsan, kötülük etmeye çalışırlar; bu masal işte öyleleri için söylenmiş.
Tilkiyle timsah soydan soptan açmışlar, ikisi de: “Ben senden kibarım!” diye övünürlermiş. Timsah atalarının ününü sanını ballandıra ballandıra anlatmış: “Sen beni ne sanıyorsun? Benim babalarım içinde idman okullarının başına geçmiş olanlar bile vardır!” demiş. Tilki: “Ne demezsin!.. Zaten senin derinden belli; idman okulundan yetişmesen sırtın böyle mi olurdu hiç?” demiş.
İnsanlar arasında da böyledir: yalancının görünüşü, ayıbını ortaya çıkarıverir.
Tilkinin biri bir koyun sürüsüne girmiş, süt kuzularından birini yakalayıp okşamaya başlamış. Köpeklerden biri: “Senin ne işin var burada?” diye sormuş. Tilki: “Hiç, bu kuzucağızı pek sevdim de okşayayım dedim, uslu uslu oynuyoruz” demiş. Köpek: “Ya şimdi bırakırsın onu, ya ben de gelir seni okşarım; köpek okşaması nasıl olurmuş, öğrenirsin!” deyip oradan kaçırtmış.
Bu masal, oyunbazın, hırsızın beceriksizi için söylenilmiş.
Bir tilkiyle pars güzellikten açmışlar, sen güzelsin, ben güzelim diye başlamışlar çekişmeye. Pars tüyünün renk renk olmasını ileri sürerek hep onunla övünürmüş. Tilki bakmış bakmış: “Ayol! tüyünün renk renk olması da bir şey mi? benim düşünüp ettiklerim renk renk, çeşit çeşittir, güzel diye bana denir” demiş.
Bu masal, akıl güzelliklerinin vücut güzelliklerinden üstün olduğunu gösterir.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 ... 69 »