Ana Sayfa » Yolculamak » Ezop Masalları : 11
Hermes tanrı birden bire gözüküp değneğini adamın omuzuna vurmuş, demiş ki: “Senin onlara ettiğini tanrılar da insanlara etmiş, ne demeye hakkın olur senin?”
Bir yıkım oldu mu hemen tanrılara karşı gelip dil uzatmayın; önce kendi suçlarınızı düşünün.
Bir adamın huysuz bir karısı varmış, evin adamlarına etmediğini komazmış. Adamcağız: “Acaba bu kadın babasının evinde de böyle miydi? Orada da hizmetçiye, uşağa eziyet ediyor muydu” demiş, bir bahane bulup kadını babasının evine göndermiş. Birkaç gün geçip de kadın dönünce kocası: “Babanın adamları seni nasıl karşıladılar” diye sormuş. Kadın: “Sığırtmaçlarla çobanlar bana yan yan bakıyorlardı” demiş. Bunun üzerine kocası: “Sabah karanlığı sürüleri götürüp de ta akşama kadar dönmeyenler sana yan yan baktıktan sonra seni bütün gün görenler kim bilir nasıl bakıyorlardı!” demiş.
Böylece çok vakit küçük şeylerden büyük şeyler, görünen şeylerden görünmeyen şeyler anlaşılır.
Düzencinin biri bir adama: “Delphoi tapınağındaki tanrı sözcüsü (16) bir şeyin doğrusunu bilmez, bütün dedikleri yalandır. İnanmazsan göstereyim sana” demiş. Bir gün için sözleşmişler. O gün o düzenbaz bir serçe kuşu tutmuş, abasının altına saklayıp tapınağa gitmiş. Tanrı sözcüsünün önüne varmış: “Elimdeki canlı mı, cansız mı” diye sormuş. Tanrı cansızdır diyecek olursa serçeyi diri diri çıkaracak, canlıdır diyecek olursa kuşu boğup öyle gösterecekmiş. Ama tanrı onun meramını anlamış: “Sus be adam! Onun canlı olması da, cansız olması da senin elinde” demiş.
Tanrılar düzene aldanmaz, bu masal onu gösteriyor.
Sporcunun biri varmış; koşuda da, güreşte de, yumruk dövüşünde de atlamada da, demir kaydırağı atmada da, özetle beş büyük oyunun beşinde de elinden büyük bir şey gelmezmiş; yurttaşları ona: “Sen bir şey beceremezsin” deyip dururlarmış. Bir gün kalkmış, kendi yurdundan çıkıp başka yerleri dolaşmış. Dönüşünde: “Ben şurada şunu yaptım, burada bunu yaptım” diye başlamış övünmeye: “Hele Rodos'ta bir atlayış atladım, Olympos şenliklerinde başına defneden taç geçirilen sporcuların bile harcı değildi; orada bulunanlardan biri gelmeli de o anlatmalı size bunları” demiş. Bu sözleri dinleyenlerden biri kalkmış: “Be adam! Bu dediklerin doğruysa tanık göstermek istemez. Rodos'takiler otursun oturdukları yerde, sen buraya Rodos de, kalk, bir daha atlayıver” demiş.
Bu masal da gösteriyor: İnsan bir işi yapabilecek mi, kalkar yapar; yaparım diye övünmesinden bir şey çıkmaz.
Kır saçlı bir adamın, biri genç, biri geçkin iki oynaşı varmış. Yaşlıcası, o adam kendisinden genç olduğu için utanır, her gelişinde kara saçlarından birkaç teli yolarmış. Genci de yaşlı bir erkeğin koynuna girmekten sıkıldığı için ak saçları koparırmış. Bunun için arası çok geçmemiş, adamcağızın kafasında bir tel bile kalmamış.
Öyledir: İki şey birbirine eş olmadı mı, yakışmadı mı sonunda bir kötülük çıkar.
Atinalı bir zengin bir gemiye binmiş, daha birçok insanla birlikte yola çıkmış. Fırtına kopmuş, gemi batmış. Öteki yolcular yüzerek kurtulmaya çalışırken Atinalı oturmuş, kendisini kurtarsın diye Athena tanrıçaya yalvarmaya, adaklar adamaya başlamış.
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 ... 69 »