Ana Sayfa » Yolculamak » Gençlik - I : 01


GENÇLİK - I

LEV TOLSTOY

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 72


GENÇLİK - I

Gençlik'in hazırlanmasında, M.E.B. Rus Klasikleri dizisinde yayınlanan birinci baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.
Rusçadan Çevirenler: Râna Çakıröz - Cengiz Ekinci
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Kasım 1999


I - GENÇLİĞİN BAŞLANGICI ÜZERİNE

Önceden de söylediğim gibi, Dimitri'yle olan arkadaşlığım, benim yaşam, yaşamın amacı, yaşam ilişkileri üzerine görüşlerimi değiştirmişti. Görüşlerimin özü, insanların dünyadaki görevleri, ahlak bakımından olgunlaşmaya çalışmaları, bu olgunlaşmanın da olanaklı, kolay ve sürekli olabileceği inancına dayanıyordu. Bununla birlikte, şimdiye dek ancak bu kanılarımdan doğan yeni düşünceler bulmaktan, gelecekte ahlak çalışmalarımın parlak tasarılarını yapmaktan zevk alıyordum. Ama günlerim, gene eskisi gibi karmakarışık, ufak tefek bir sürü şeyle dolu, bomboş geçiyordu.
Çok sevdiğim, kimi zaman içimden, “Eşsiz Mitya,” dediğim arkadaşım Dimitri'yle konuşurken ele aldığımız yüksek düşüncelerimizi, artık duyarak değil, düşünerek beğeniyordum. Ama öyle bir an geldi ki, bu düşünceler, ruh buluşlarımın taze gücüyle kafamda birden öyle bir parladı ki, şimdiye dek günlerimin boşa geçmiş olduğunu düşünerek irkildim. Bu düşüncelerden asla vazgeçmemek kararıyla, daha o anda yaşama uygulamak isteğini duydum.
İşte bu anı, gençliğimin başlangıcı kabul ediyorum. O zamanlar on altı yaşımı bitirmek üzereydim. Öğretmenler eskisi gibi gidip geliyorlar, St. Jérôme çalışmalarımı izliyor, ben de zoraki, isteksiz, üniversiteye hazırlanıyordum. Çalışmalarımdan artan zamanlarımı tek başıma kurduğum karmakarışık düşlemlerle, düşüncelerle; dünyanın en güçlü insanı olmak için jimnastik yapmakla; odalarda belli başlı bir işle uğraşmadan, en çok da hizmetçi kızların odası önündeki koridorda dolaşmakla; aynada kendimi seyretmekle geçiriyordum. Aynanın önünden çoğu kez neşesiz, dahası, tiksinerek ayrılırdım. Sorun yalnızca yüzümün çirkin olmasında değildi; bu durumdakilerin kendilerini avutabilecek özelliklerinden biri bile bende yoktu. Yüzümde anlamlı, soylu, zekice bir eda var diyemezdim; yüzüm gösterişli değildi; bayağı kaba, çirkin çizgiler, hele aynaya baktığım zamanlar zeki olmak şöyle dursun, anlamsız görünen küçücük, kurşuni gözlerim vardı; erkekçe davranışlarım da azdı. Boyum pek kısa değildi, yaşıma göre çok güçlüydüm; ama, yüzümün çizgileri yumuşak ve donuktu; yüzümde soyluluk diye bir şey de yoktu. Tersine, yüzüm, kocaman ellerim, ayaklarım, sıradan bir köylünün yüzünü, ellerini, ayaklarını andırıyordu. O zamanlar bu görünüş bana çok utanç verici gibi geliyordu.
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   ...    49   »