Ana Sayfa » Yolculamak » Gençlik - I : 04
doktora sınavını verip, Rusya'nın, belki de Avrupa'nın en tanınmış bir bilim adamı olacağım…“ “Peki, sonra ne olacak?” diye kendi kendime soruyordum. Birdenbire bu düşlemlerimin bir gururlanma, bir günah olduğunu anımsadım; bu akşam hemen papaza günah çıkarmak gereğini duyarak gene önceki düşüncelerimin başına döndüm: “Derslerime çalışmak için yürüyerek Varabyof tepelerine gideceğim; orada bir ağaç altında seçtiğim yere oturup çalışacağım; bazen yanıma kahvaltı olarak peynir, ekmek, Pedotti'den börekler, bunlara benzer daha başka şeyler alacağım; sonra biraz dinlenerek ya iyi bir kitap okuyacağım, bir görünüm resmi yapacağım ya da herhangi bir çalgıyı çalacağım (kesinlikle flüt çalmasını öğreneceğim). Sonra bir genç kız bu tepelere gelecek, bir gün bana yaklaşıp kim olduğumu soracak. Ben de ciddi ciddi yüzüne baktıktan sonra, bir papaz oğlu olduğumu, ancak buralarda tek başıma kaldığım zaman mutluluk duyduğumu anlatacağım. O bana elini uzatarak bir şey söyleyip yanıma oturacak. Böylece, biz her gün oraya gideceğiz, arkadaş olacağız, sonra ben onu öpeceğim… Hayır bu çok kötü. Tam tersine, bundan sonra kadınlara bakmayacağım. Hiçbir zaman hizmetçi kızların odalarına girmeyeceğim; odalarının önünden geçmemeye bile çalışacağım. Üç yıl sonra erginlik çağıma erince kesinlikle evleneceğim. Elden geldiğince çok hareket edip her gün spor yapacağım, öyle ki yirmi beş yaşıma geldiğim zaman Rappo'dan daha güçlü olmaya çalışacağım. İlk gün uzattığım elimde 20 funtluk gülleyi beş dakika tutacağım; ertesi gün bu ağırlığı 21 funta, üçüncü günü 22'ye, en sonra 160 funta çıkararak, adamlarımızın arasında en güçlüsü olacağım. Bir gün biri beni aşağılarsa ya da o genç kızdan konuşurken bir saygısızlık gösterirse, ben onu hemen göğsünden tuttuğum gibi bir elimle yakalar, bir buçuk metre yüksekliğe kaldırır, benim gücümü anlaması için öylece havada tutar, sonra bırakırım. Böyle düşünmek de doğru değil… ama bunda kötü bir şey yok; kötülük yapacak değilim; ancak o anlasın ki ben…”
Gençlik düşlemlerimin de, çocukluk ve ilk gençlik düşlemlerim gibi, çocukça olduğunu okurlarım hoş görsünler. Çok uzun bir ömrüm olur da bu öyküm yaşar, benim yaşlılığıma kavuşursa, eminim ki yetmiş yaşıma geldiğim zaman bile, düşlemlerim aynı, şimdiki gibi çocukça olacaktır. Düşlemlerimde, bir zamanlar Mazepa'yı (2) sevdiği gibi, beni de yetmiş yaşımda, dişsiz ve yaşlı bir adam olduğumda bile sevebilecek güzel bir Maria'yı yaşatıp pek akıllı olmayan oğlumun birdenbire bir bakan olabileceğini ya da benim de birden milyonlarca paraya kavuşup zengin olacağımı canlandıracağım. Bence dünyada hiçbir çağ, hiçbir insan yoktur ki, böyle ruhu okşayıcı, avutucu düşlemlerden uzak kalsın. Bütün düşlemlerde olan gerçekleşme olanaksızlığı ve çekiciliği bir yana bırakılırsa, bütün düşlemlerin her insana, her şeye göre, özellikleri olduğu görülür. İlk gençliğimin sonu, asıl gençliğimin de başlangıcı saydığım dönemde düşlemlerim dört temele dayanıyordu. Birincisi; içimde her zaman aynı duyguyla yaşattığım, herhangi bir yerde karşıma çıkmasını beklediğim kadına olan aşkım. O kadın, biraz Soniçka, biraz da teknede çamaşır yıkarken Vasiliy'in karısı Maşa, biraz da apak boynundaki incisiyle çok eskiden tiyatroda yanımızdaki locada gördüğüm kadın. İkincisi; sevilmeye karşı olan zayıflığım. Herkesin beni tanımasını, sevmesini istiyordum. İstiyordum ki, Nikolay İrteniyev dediğim zaman herkes şaşırsın, çevremi alsın, bilmem nelerden dolayı bana teşekkür etsinler. Üçüncüsü; beni çıldıracak dereceye getiren, yükselme duygularımı okşayan, çok güçlü, eşsiz bir mutluluk umudu. Olağanüstü bir raslantıyla, birdenbire dünyanın en zengin, en tanınmış insanı olacağıma öyle inanmıştım ki, her an anlatılmaz bir mutluluğu beklemekten doğan bir coşku içindeydim. İnsanın isteyebileceği her şeye eriştiği zamanın gelmesini bekliyordum. Bunun, benim olmadığım bir yerde başlaması olasılığını düşünerek, her zaman acele ediyordum. En önemlisi olan dördüncü düşüncem de, pişmanlık ve kendime karşı duyduğum tiksinme duygularıydı. Ama bu pişmanlık, beklemekte olduğum mutluluk umuduyla öyle karışmıştı ki, artık üzüntülü denebilecek yanı yoktu. Bana, geçmişten kurtulmak, her şeyi değiştirip onu unutmak, geçmiş her günün artık bir bağı, bir etkisi olmadığını düşünerek, yepyeni bir yaşam, yeni ilişkiler kurmak
« 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 ... 49 »