Ana Sayfa » Yolculamak » İtalya Hikâyeleri - II : 02


İTALYA HİKÂYELERİ - II

STENDHAL

DÜNYA KLASİKLERİ DİZİSİ: 11


Bu kitabın hazırlanmasında, İtalya Hikâyeleri'nin (Chroniques Italiennes) M.E.B. Fransız Klasikleri dizisinde İtalya Hikâyeleri adıyla yayınlanan ilk baskısı temel alınmış ve çeviri dili günümüz Türkçesine uyarlanmıştır.
Yayına hazırlayan: Egemen Berköz
Dizgi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.
Baskı: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti.
Eylül 1998


CASTRO BAŞRAHİBESİ

AÇIKLAMA

Castro başrahibesi, Stendhal'in yayınladığı öykülerin sonuncusudur. (La Revue des deux Mondes'da, 1 Şubat ve 1 Mart 1839'da olmak üzere iki bölümde yayınlanmıştır); fakat içlerinde en uzunu, en ünlüsüdür ve adı bütün yapıta, genellikle simge olmuştur. Bu öyküde, pitoreske, çevreye ve atmosfere, diğer öykülerde olduğundan daha çok yer verilmiştir. Yazarın, olayın geçtiği belli başlı yerleri iyi tanıdığı ve bunları okuyucuya göstermekten zevk duyduğu seziliyor. Stendhal, konsolosluk göreviyle Civitavecchia'da bulunduğu zaman, 1835 yazının bir kısmını Albano Dağı'nda geçirmişti. O yılın 27 Ekimi'nde Romano Colombo'ya yazdığı mektupta burayı, “ıssız ve denize egemen bir dağ” diye tanımlıyordu. Orada, çok basit, iyi kalpli insanlarla ve elektrikçilik yapan genç bir papaz yardımcısıyla birlikte, korkunç fırtınalar geçirmişti. O; Albano, Monte Cavi, Faggiola ormanı üzerinde aşırı direnmesine karşın, Stendhal'de oldukça az görülen pitoresk bir dekor oluşturmaktadır. Öte yandan, öyküyü süslemeye yarayan bir nokta da, haydutla milis komutanının yaşamını betimleyen parçalardır; fakat bu betimleme genellikle pek zayıf kalmaktadır. Bizi, Giulio Branciforte'nin peşi sıra, XVI. yüzyılın karmakarışık karargâhlarına sürüklemekten daha kolay bir şey olamazdı.Yazar, her durumda, bunu istemiş olacak. Burada da onu ilgilendiren yan ruhsal ve bir dereceye kadar ırksaldır. Branciforte ve Elena de Campireali, onun gözünde, Fransız inceliğine ve gururuna karşıt İtalyan tutkularının iki kusursuz örneğidir. Sainte-Beuve, Stendhal hakkında, 1845'te yazdığı makalelerin ikincisinde, bu yanı belirtiyor ve yazarın şu tümcesini aktarıyor: “Aşk, nefis bir çiçektir, fakat onu, korkunç bir uçurumun kıyısından koparacak gözüpekliği göstermek gerekir. “Sainte-Beuve, “Yaşam tipi ile rahip tipinin” Castro başrahibesinde iyi kavranmış olduğunu söylemekle birlikte, bunun da diğerleri gibi bir deyiş haline gelmeye başladığını ve kötüye kullanılmaması gerektiğini ileri sürüyor. Üstelik, bu deyişin, Stendhal zamanında artık yeni bir şey olmadığı da söylenebilir; çünkü aslını görmek için, hiç olmazsa, Diderot'nun “Deux Amis”sine kadar geriye gitmek gerekir ve o zamandan beri, fazlasını saymaya gerek kalmadan, Schiller'in “Haydutlar”ı, Nodier'nin “Jean Abagar”ı, W.Scott'un “İvanhoe”su ve Hugo'nun “Hernani”si çıkmıştır. Stendhal'in Madam Giulio Gauthier'ye yazdığı mektuptaki şu tümceye güvenmek gerekirse,
«   01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   ...    56   »